Connect with us

SAĞLIK

Araştırma: Sigara içenlerde iç organ yağlanması, içmeyenlere göre daha fazla olabilir

Published

on

Bilim insanları, sigara içenlerde iç organ yağlanmasının, içmeyenlere göre daha fazla olabileceğini tespit etti.

Addiction dergisinde yayımlanan araştırmada, bilim insanları yaklaşık 1,7 milyon sigara kullanıcısının verilerini inceledi.

Kopenhag Üniversitesinden araştırmacılar, bu kapsamda sigara içilmesinin iç organ yağlanmasını artırabildiğini ortaya koydu.

Araştırma ekibi lideri Dr. German Carrasquilla, araştırmaya dair “Halk sağlığı açısından bakıldığında, bu bulgular sigara içmeyi önlemeye ve azaltmaya yönelik çabaların önemini güçlendiriyor. Çünkü bu iç organlardaki yağların ve bununla ilişkili tüm kronik hastalıkların azaltılmasına da yardımcı olabilir.” değerlendirmesinde bulundu.

Carrasquilla, iç organ yağlanması riskini düşürmenin, diğer önemli hastalık risklerini de düşürdüğünü ifade etti.

Uzmanlar, iç organları saran bu yağlanma türünün kalp hastalıkları, diyabet, demans ve felç riskiyle ilişkisi olduğu uyarısında bulundu.

Bilim insanları, daha zayıf vücut tipine sahip kişilerde de önemli ölçüde iç yağlanma olabileceğine, bunun da ciddi hastalık riski teşkil ettiğine dikkati çekti.

Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SAĞLIK

Bilim insanları kalpte “Mini Beyin” keşfetti

Published

on

Kalbin yalnızca beyin tarafından kontrol edildiği düşüncesi, bilim insanlarının yaptığı çarpıcı bir keşifle değişiyor. İsveç’teki Karolinska Enstitüsü ve ABD’deki Columbia Üniversitesi’nden araştırmacılar, kalbin kendi sinir sistemine sahip olduğunu ortaya çıkardı. “Mini beyin” olarak adlandırılan bağımsız sinir sistemi, kalbin ritmini düzenliyor.

Uzun yıllardır kalbin, beyinle bağlantılı otonom sinir sistemi aracılığıyla kontrol edildiği düşünülüyordu.

Ancak araştırma, kalp duvarında yer alan bu sinir ağının düşünüldüğünden çok daha karmaşık bir yapıya sahip olduğunu ve ritim düzenlemesinde bağımsız bir rol üstlendiğini gösterdi.

Karolinska Enstitüsü’nden Doç. Dr. Konstantinos Ampatzis, “Bu küçük beyin, tıpkı beynin solunum veya hareket gibi ritmik fonksiyonları düzenlediği gibi, kalp atışını kontrol etmede hayati bir rol oynuyor” açıklamasında bulundu.

Araştırmada, kalpte farklı işlevlere sahip birden fazla nöron türü tespit edildi. Bunlardan biri, kalbin “doğal uyarıcı” görevini üstlenen bir grup nöron. Bu keşif, kalp ritminin nasıl kontrol edildiğine dair mevcut görüşleri değiştirirken, klinik açıdan da yeni ufuklar açıyor.

Yeni tedavi yöntemleri için umut

Çalışma, insan kalbiyle benzer ritim ve işlevlere sahip zebra balıkları üzerinde gerçekleştirildi. Araştırmacılar, tek hücre RNA dizilemesi, anatomik incelemeler ve elektrofizyolojik yöntemler kullanarak kalpteki nöronların yapısını, organizasyonunu ve işlevini haritalandırdı.

Dr. Ampatzis, “Kalbin sinir ağı ile beyin arasındaki etkileşimi, egzersiz, stres veya hastalık gibi farklı koşullarda araştırmaya devam edeceğiz. Kalbin nöral ağındaki bozulmaların çeşitli kalp rahatsızlıklarına nasıl katkı sağladığını inceleyerek yeni tedavi hedefleri belirlemeyi amaçlıyoruz” dedi.

Continue Reading

SAĞLIK

Kolajen üretimini 10 kat hızlandırıyor

Published

on

Cilt bakımında doğal yağların etkisi, rutinlere eklenen yapay içerikler olmadan da sağlıklı bir cilt görünümü elde etmenizi sağlar. Cildi derinlemesine besleyen bu yağlar, düzenli kullanıldığında cilt yüzeyinde yumuşaklık ve esneklik sağlar. Peki, hangi doğal yağ cilde iyi geliyor?

Cilt bakımında kullanılan doğal yağlar, cilde ihtiyaç duyduğu besinleri sağlarken aynı zamanda yenileyici etki de sunar. Bu yağlar, cildi dış etkenlere karşı koruyup nem bariyerini güçlendirirken, mat görünüme karşı sağlıklı bir parlaklık verir. İşte tüm detaylar…

CİLDİ NEMLENDİRME VE CANLANDIRMA 

Limon yağı, doğal bir nemlendirici olarak ciltteki kuruluğu azaltmaya ve cilde tazelik kazandırmaya yardımcı olur. Özellikle kuru ciltler için ideal bir doğal içerik. Limon yağı, içeriğindeki C vitamini ve antioksidanlar sayesinde cildin nem dengesini korur. Düzenli olarak kullanıldığında, cildin daha pürüzsüz ve yumuşak bir görünüm kazanmasına katkı sağlar.

SİVİLCELER VE LEKELER ÜZERİNDEKİ ETKİSİ 

Limon yağı, antibakteriyel ve antifungal özellikleriyle sivilce oluşumunu azaltmada da etkili bir içeriktir. Yağın içeriğindeki limonen maddesi, ciltteki fazla yağı ve kiri arındırarak gözeneklerin temizlenmesine yardımcı olur. Bu sayede sivilce ve akne problemi yaşayanlar için doğal bir çözüm sunar. Ayrıca ciltteki koyu lekelerin görünümünü hafifletmeye yardımcı olabilir.

CİLDİ SIKILAŞTIRMA VE YAŞLANMA KARŞITI ETKİLERİ 

Zamanla cilt elastikiyetini kaybeder ve kırışıklıklar ortaya çıkmaya başlar. Limon yağının içeriğindeki antioksidanlar, serbest radikallerin cilde verdiği hasarı azaltarak yaşlanma belirtilerini geciktirmeye yardımcı olur. Limon yağı, cildin kolajen üretimini artırarak ciltteki sıkılığı destekler. Bu özellikleriyle, cildin daha genç ve sağlıklı bir görünüm kazanmasına katkıda bulunur.

GÖZENEKLERİ TEMİZLEME VE TONİK ETKİSİ 

Limon yağı, doğal bir tonik olarak kullanılabilir ve cildin pH dengesini korumada etkili olabilir. Gözenekleri derinlemesine temizleyerek ciltteki fazla yağın kontrol altına alınmasına destek olur. Cildin yüzeyindeki kiri ve ölü hücreleri nazikçe temizler, bu sayede cildin daha parlak ve taze görünmesini sağlar.

Continue Reading

SAĞLIK

Böbrek sağlığı için çocukların güne 1 bardak su içerek başlaması öneriliyor

Published

on

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Nefrolojisi ve Çocuk Romatolojisi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mukaddes Kalyoncu, “Çocuklar güne bir bardak suyla başlasın, gün içinde tüketeceği sıvıyı sabahtan itibaren belli saatlere kadar tüketsin, daha sonra tüketmesini istemiyoruz.” dedi.

Prof. Dr. Kalyoncu, su içmenin yararları ve böbrek sağlığı üzerine AA muhabirine, tüm organların iyi çalışabilmesi için suya ihtiyaç olduğunu söyledi.

Su içmenin yararlarının çok fazla bilinmediğini dile getiren Kalyoncu, “Su içmek tüm vücudumuz için gerekli olmakla birlikte cildimiz, bağırsaklarımız ve böbreklerimiz için ayrıca önemlidir. Yeterince sıvı tüketilmediğinde cildimiz erken yaşlanır, ciddi kabızlık sorunu yaşayabiliriz ve böbrek yetmezliği gelişebilir.” ifadesini kullandı.

Kalyoncu, küresel ısınmayla her geçen gün sıcaklıkların arttığı günümüzde yeterince su tüketiminin daha da önem kazandığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sıcakların da artmasıyla yakın geçmişte ve halen yeterli sıvı almadıkları için böbrek yetmezliği nedeniyle yatırdığımız hastaların sayısında artış yaşamaktayız. Akut böbrek yetmezliği geçiren bir hasta ileride kalıcı böbrek yetmezliği gelişme riski ile karşı karşıya kalabileceğinden yakın izlenmesi gereken hasta durumuna gelebilir. İşte bu yüzden ‘suyu ne kadar seviyorsanız böbreğinizi de o kadar seviyorsunuz demektir’ diyoruz.”

– “Böbreğinizi seviyorsanız güne bir bardak su ile başlayın”

Gerektiğinden fazla su tüketiminin de istenen bir durum olmadığına dikkati çeken Kalyoncu, şunları kaydetti:

Kalyoncu, sıvı derken su ve tüketilen tüm sulu gıdalardan söz ettiklerini belirterek, “Tükettiğimiz sıvının büyük kısmı su olmalıdır. Bunun dışında içtiğimiz çorba, ayran ve soda da bu sıvılar arasında olabilir. Fazla tüketilen karpuz, kahve ve çay gibi idrar söktürücü özelliği olan sıvıları, suyun yerini alamadığı için az miktarda tüketmeliyiz.” dedi.

Bazı kişilerin su tüketiminde zorlandığını aktaran Kalyoncu, “Bunu arttırabilmek için aromalardan yararlanılabilir. Doğal olması açısından damak tadına göre suya birkaç saat öncesinde bırakılmış taze nane, maydanoz, zencefil, limon dilimi, kabuk tarçın ve tane karanfil gibi aromatik ürünler işe yarayabilir. ‘Böbreğinizi seviyorsanız güne bir bardak su ile başlayın.’ diyoruz.” diye konuştu.

– “Su tüketimini güne yaymak gerekiyor”

Prof. Dr. Kalyoncu, güne bir bardak su ile başlamanın çok önemli olduğunu vurgulayarak, “Genelde gün içinde fazla sıvı tüketilmeyip akşama doğru sıvı tüketimi artabiliyor. O zaman da tabii aslında bedene dinlenmesi gereken saatlerde iş verilmiş oluyor. Yani gece tuvalete kalkmalar oluyor ya da çocuklarda eğer iyi yönetilmezse altına kaçırmalar olabiliyor. O yüzden su tüketimini güne yaymak gerekiyor.” diye konuştu.

Bu nedenle güne bir bardak su ile başlanmasının önem arz ettiğine işaret eden Kalyoncu, şunları kaydetti:

“Belli saatten sonra da artık ne katı ne sıvı tüketimi olmasın. Çünkü katı tüketirse sıvı tüketmek isteyecek, onun da geceye yansıması olacak. Sonuçta bedenin dinlenmesi gereken saatte bir şeyler yiyip içmek aslında bedene zarar. O nedenle çocuk güne bir bardak suyla başlasın, gün içinde tüketeceği sıvıyı sabahtan itibaren belli saatlere kadar tüketsin, daha sonra tüketmesini istemiyoruz. Böbreğin de rahat edebilmesi için çocuk yatağa girmeden önce mutlaka tuvalete gitsin istiyoruz.”

Kalyoncu, okul dönemine yönelik de tavsiyede bulunarak, “Çocuklar okul dönemi boyunca su içmediği zaman bu kez içmesi gereken suyu akşama sarkmış oluyor. Okulda da içmezse o zaman akşama kalıyor ya da yetersiz sıvı tüketmiş oluyor. Bu çok çok önemli.” dedi.

Yeterince sıvı tüketebilmeleri için suluklarının tam dolu olmasının önemli olduğuna dikkati çeken Kalyoncu, “Yeterince su verilmesi gerekiyor ve onu aralıklı olarak yani yudum yudum içmek en doğrusu. Bazen böyle bir bardak iki bardak peş peşe su içiliyor. Aslında susayarak su içmek doğru değil. Susamadan, yudum yudum aralıklı olarak su içilmesi vücuda daha faydalı oluyor.” ifadelerini kullandı.

Continue Reading