Connect with us

SAĞLIK

Uzmanından, beyin kanamasında ‘erken teşhis’ uyarısı

Published

on

Beyin kanaması hakkında erken teşhis ve tedavinin önemine değinen Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Gökalp Karaarslan, “Beyin kanamasıyla ilgili belirtilerin erken fark edilmesi ve uygun önlemlerin alınması, bireyin yaşam kalitesini artırabilir ve tedavi şansını yükseltebilir. Bu nedenle, risk faktörlerinden kaçınma ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları benimseme önemlidir” dedi.

Yılda yaklaşık 1 milyon insanın ölümüne sebebiyet veren beyin kanaması hakkında  Türkiye Saygı Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Gökalp Karaarslan bilgilendirmede bulundu.

Op. Dr. Karaarslan, “Beyin kanaması ciddi bir sağlık sorunudur ve belirtilerinin erken tanınması, tedavinin başarılı olabilmesi açısından hayati öneme sahiptir. Kafatası içinde beyin boşluğu dokusu veya yüzeyinde gerçekleşen kanamalardır. Belirtileri ise; ani ve şiddetli baş ağrısı, vücudun tek tarafında zayıflık, karıncalanma, uyuşma, görme sorunları, mide bulantısı veya kusma, konuşma güçlüğü, nefes almada zorluk, bilinç kaybı veya komaya girme, ince motor beceri kaybı, tat alma duygusunda bozulma, denge ve koordinasyon sorunları, baş dönmesi, ışığa karşı hassasiyet, okuma, yazma veya konuşmayı anlamada zorluk olarak sıralanabilir.
Yüksek riskli işlerde çalışanlar, erkekler, hipertansiyon, kanama bozukluğu olanlar, kan sulandırıcı kullananlar, yaşlılar ve ailesinde beyin kanaması öyküsü olanlar risk altındadır. Erken teşhis hayati öneme sahiptir. Beyin tomografi incelemesi en etkili inceleme yöntemlerindendir. Kan basıncı takibi çok önemlidir. Beyin ödemi, epileptik nöbet kontrolü için ilaç tedavisi uygulanabilir. Cerrahi yöntem de beyin kanaması tedavilerinde kullanılan etkili yöntemlerden biridir.
Önlemler arasında su içme alışkanlığını koruma, alkollü ve asitli içeceklerden uzak durma, düzenli spor ve egzersiz yapma, kilo kontrolü, stres azaltıcı aktivitelerde bulunma, sigara içmeme, tansiyon ve kalp hastalığı varsa ilaçları düzenli kullanma, güneşin dik geldiği saatlerde dışarı çıkmama bulunmaktadır.
Sonuç olarak, beyin kanamasıyla ilgili belirtilerin erken fark edilmesi ve uygun önlemlerin alınması, bireyin yaşam kalitesini artırabilir ve tedavi şansını yükseltebilir. Bu nedenle, risk faktörlerinden kaçınma ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları benimseme önemlidir” dedi.

Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SAĞLIK

Bilim insanları yapay zeka ile demans riskini tahmin edecek

Published

on

Araştırmacılar, yapay zeka kullanarak 1.6 milyon beyin taramasını inceleyerek, demans riskini tahmin edebilecek bir araç geliştirmeyi amaçlıyor. Bu proje, on yılı aşkın bir sürede İskoçya’daki hastalardan toplanan CT ve MRI taramalarını içeriyor.

Bilim insanları, bir kişinin demans riskini tahmin etmeye yönelik bir araç geliştirmek amacıyla, yapay zeka kullanarak bir milyondan fazla beyin taramasını inceleyecek.

Edinburgh ve Dundee Üniversiteleri’ndeki araştırmacılar, NEURii adlı küresel bir araştırma projesi kapsamında, İskoçya’daki hastalardan on yılı aşkın bir süre içinde elde edilen CT ve MRI taramalarını inceleyecek.

Araştırmacılar, yapay zeka ve makine öğrenimi tekniklerini kullanarak bu taramaları hastaların sağlık kayıtlarıyla eşleştirip, doktorların demans riskini daha iyi belirlemesine yardımcı olabilecek kalıpları tespit etmeyi hedefliyor. Bu çalışmanın sonucunda geliştirilecek dijital araçlar, radyologların hastaları tararken demans riskini daha erken ve doğru bir şekilde tespit etmesini sağlayacak.

Demans, dünya genelinde hızla artan bir sağlık sorunu olarak öne çıkıyor ve 2050 yılına kadar demansla yaşayan insan sayısının 153 milyona ulaşması bekleniyor. Bu durum, sağlık ve sosyal bakım sistemleri üzerinde ciddi bir yük oluşturacak. Araştırmacılar, bu projeyle demans teşhis ve tedavi süreçlerini hızlandırmayı ve daha etkili tedavilerin geliştirilmesine katkı sağlamayı umuyor.

Ayrıca, bu çalışmada toplanan veriler, İskoçya Ulusal Güvenli Alanı’nda korunacak ve gelecekteki araştırmalar için kullanılabilecek. Bu verilerin, demansın daha iyi anlaşılmasına ve potansiyel olarak yeni tedavilerin geliştirilmesine yol açabileceği düşünülüyor.

Continue Reading

SAĞLIK

Beklenen yaşam süresi küresel çapta 4,5 yıl artacak

Published

on

Bilim insanları dünya genelinde beklenen yaşam süresinin, 2022’yle 2050 arasında neredeyse 5 yıl artacağını tespit etti.

Kadınların beklenen yaşam süresinin 76,2 yıldan 80,5’e, erkeklerinse 71,1’den 76’ya çıkacağı tahmin ediliyor. Cinsiyetten bağımsız tahminlere göreyse bu süre zarfında 4,5 yıllık bir artış yaşanarak 73,6’dan 78,1 yıla çıkılacak.

204 ülkedeki risk faktörlerinin incelendiği 2021 Küresel Hastalık Yükü Çalışması’nın bulgularına dayanan yeni araştırmada, en yüksek artışın beklenen yaşam süresinin en düşük olduğu yerlerde görüleceği belirtiliyor. Bu tahmine göre ülkeler arasındaki beklenen yaşam süresi farkı azalacak.

Hakemli dergi The Lancet’ta yayımlanan araştırmanın yazarlarından Dr. Chris Murray “Beklenen yaşam süresindeki genel artışa ek olarak beklenen yaşam süresi eşitsizliğinin coğrafyalar arasında azalacağını tespit ettik” diyerek şöyle ekliyor:

Bu, en yüksek ve en düşük gelirli bölgeler arasındaki sağlık eşitsizlikleri devam etse de aradaki farkın kapandığına işaret ederken en büyük artış Sahra Altı Afrika’da bekleniyor.

Bilim insanları küresel çaptaki bu artışın büyük ölçüde kardiyovasküler hastalıklar, COVID-19 ve bir dizi bulaşıcı hastalığı önleme ve etkisini azaltmaya yönelik halk sağlığı uygulamalarından kaynaklandığını belirtiyor.

Sağlıklı geçen yıllar azalacak

Yeni araştırmanın önemli bulgularından biri de beklenen yaşam süresi artmasına karşın bu yılların sağlıklı bir şekilde geçmeyecek olması. Küresel ölçekteki sağlıklı yaşam süresi 2022’den 2050’ye kadar 64,8 yıldan 67,4’e çıkarak sadece 2,6’lık bir artış gösterecek. Bu artış beklenen yaşam süresinin neredeyse yarısına denk düşüyor.

Kardiyovasküler hastalıklar, kanser ve diyabet gibi bulaşıcı olmayan hastalıklar ve bunlara bağlı risk faktörlerinin, gelecek neslin hastalık yükü üzerinde en büyük etkiyi yaratacağı kaydedildi. Hastalık yükü, bir sağlık probleminin bir toplum üzerindeki etkisini ifade ediyor.

Araştırmaya göre yüksek tansiyon ve kan şekeri gibi metabolik risk faktörleriyle ilişkili hastalık veya erken ölüm nedeniyle kaybedilen toplam yıl sayısı da 2000’den bu yana yüzde 49,4 arttı.

Sağlık Ölçütleri ve Değerlendirme Enstitüsü (IHME) Direktörü Dr. Murray küresel hastalık yükünün azaltılmasında politikaların önemine değinerek şöyle belirtiyor:

Yüksek kan şekeri, yüksek vücut kitle endeksi ve yüksek tansiyon gibi özellikle davranış ve yaşam tarzına bağlı etkenler başta olmak üzere, metabolik ve beslenmeyle ilgili bu artan risk faktörlerinin önüne geçerek küresel sağlığın geleceğini etkileme açısından önümüzde muazzam bir fırsat var. 

Continue Reading

SAĞLIK

Düzenli egzersiz yapmak cilde faydalı: Yaşlanmayı geciktiriyor

Published

on

Cildimiz; tükettiğimiz besinlerden, stres ve uyku durumumuza kadar her şeye tepki gösterir. Çoğumuzun isteği her zaman sağlıklı ve parlak bir cilde sahip olmaktır. Uzm. Dr. Ayşegül Alpay, “Cilt bakım ürünleri, canlı ve parlak bir cilde ulaşmaya yardımcı olsa da cilt sağlığını korumanın en doğal ve etkili yollarından biri düzenli egzersiz yapmaktır. Egzersiz sırasında kan dolaşımının artmasıyla dokular beslenir, toksinler temizlenir. Düzenli spor, cildin kolajen üretimini artırır ve yaşlanmayı geciktirir” dedi.

Cildimiz, genel sağlığımızın bir yansımasıdır. Günlük yaşamda egzersize yarım saat ayırmak bile, genel sağlığımız için olduğu kadar cilt sağlığımız için de çok faydalıdır. Parlak, genç, sıkı ve lekesiz bir cildin yanı sıra sağlıklı saç ve tırnaklara ulaşmada düzenli spor yapmanın büyük faydası olduğunu söyleyen Dermatoloji Uzm. Dr. Ayşegül Alpay, şunları söyledi: “Egzersizin cildimiz için en önemli faydalarından biri kan dolaşımının artması ve hızlanmasıdır. Doğal olarak vücudumuzdaki tüm organlar gibi cildimize de daha fazla kan pompalanır, bu da dokuların daha iyi beslenmesi ve oksijenlenmesini sağlar. Biriken zararlı maddeler, yani toksinlerin vücuttan uzaklaştırılmasına yardımcı olur. Düzenli egzersiz; cildin canlı, parlak, genç ve diri görünmesinde, saç ve tırnakların daha canlı ve dayanıklı olmasında etkilidir” dedi.

TERLEMEK, CİLTTEKİ YAĞI VE KİRİ TEMİZLER

Egzersiz sırasında terlemenin doğal bir temizleyici görevi görerek, gözeneklerdeki kiri ve yağı temizlemeye yardımcı olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Ayşegül Alpay, şu bilgileri verdi: “Bu temizleme etkisi, cildin taze görünmesini sağlayarak sivilce riskini azaltabilir. Ancak egzersizden sonra cildi düzgün bir şekilde temizlemek şarttır. Egzersiz; ciltte sebum [yağ] üretimini arttıran, gözeneklerin tıkanması ve komedon oluşumunu takiben sivilceleri arttıran ve cilt kalitesini bozan testosteron ve kortizol gibi hormonların seviyelerinin düzenlenmesine yardımcı olur. Cilt sağlığı ve sivilce oluşumunda etkili bir diğer hormon olan insülin hormonunun düzeyinin azalmasında da etkilidir. Böylece sivilce tedavisinin daha etkili olmasını sağlar.”

ENDORFİN SALINIMINI TETİKLER

Stresin cilt üzerinde de önemli negatif etkileri vardır. Yüksek stres seviyeleri sivilce, egzama, sedef gibi cilt rahatsızlıklarını kötüleştirebilir. Egzersiz, doğal ruh halini iyileştiren endorfin salınımını tetiklediği için daha sağlıklı bir cilde ulaşmaya yardımcı olabilir.

DÜZENLİ SPOR, KOLAJEN ÜRETİMİNİ ARTIRARAK YAŞLANMAYO GECİKTİRİR

Kolajenin; cildin elastikiyeti ve sıkılığını korumada çok önemli rol oynayan bir protein olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Ayşegül Alpay, “İlerleyen yaş, stres, kötü beslenme, sigara gibi nedenlerle zamanla kolajen üretimi azalarak kırışıklıkların ve ince çizgilerin oluşmasına yol açar. Düzenli egzersiz, cilde ulaşan kan akımının artması, toksinlerin daha iyi temizlenmesi, stres hormonlarının salgılanmasının azalması gibi etkilerle kolajen üretimini teşvik ederek cildinizin daha genç görünümünü korumasına yardımcı olur. Yaşlanma sürecini tamamen durdurmasa da kesinlikle yavaşlatmaktadır” diye konuştu.

Continue Reading