Connect with us

GÜNDEM

Dilan ve Engin Polat için ara karar çıktı: Tüm sanıklar için tahliye kararı

Published

on

Dilan ve eşi Engin Polat’ın 3 ayrı suçtan toplam 20’şer yıldan 40’ar yıla kadar hapisle cezalandırılmasının istendiği davada ara karar çıktı. Tutuklu sanık Engin Polat, Sezgin Polat, Alper Kürşat Polat ve muhasebeci Ahmet Gün için tahliye kararı verildi. Dilan Polat, tahliye haberini sevinçle karşılarken ilk olarak kızını arayıp haber verdi. “Enerjim gelyor.” ifadelerini kullanan Polat’ın sosyal medya hesabından “Enerci” şarkısıyla dans ettiği görüldü.

Kara para akladıkları iddiasıyla tutuklanan Dilan ve Engin Polat’ında aralarında bulunduğu 28 sanığın yargılandığı davada ara karar çıktı.

Heyet, tutuklu sanıklar Engin Polat, Sezgin Polat, Alper Kürşat Polat ve Ahmet Gün’ün tutuklulukta geçirdikleri süre ve mevcut delil durumunu dikkate alarak tahliyelerine ve m al varlığı üzerinde bulunan tedbirlerin kaldırılması talebinin reddine karar verdi.

Sanıkların yurt dışına çıkış yasağının devamına karar veren mahkeme, imza atma şeklindeki adli kontrolleri kaldırdı.

Bazı sanıkların emekli maaşlarına getirilen kısıtın kaldırılmasına karar verildi.

Mahkeme ayrıca Derkan Başer’in de aralarında bulunduğu ve İstanbul Anadolu 24. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen ‘yasa dışı bahis organizasyonu’ davası ile bu davanın birleştirilmesi önerisinde bulundu.

Soruşturmada tanık olarak ifade veren isimlerin mahkemece dinlenmesine de karar verdi. Duruşma 19 Aralık 2024 tarihine ertelendi.

“BEKLEDİĞİMİZ BİR KARARDI”

Duruşma sonrasında adliye önünde basın açıklaması yapan Dilan ve Engin Polat’ın avukatı Sevinç Horoz ise “10 aydır müvekkillerimin bir kısmı tutuklu, Dilan hanımda yaklaşık 15 gün önce tahliye olmuştu. Dosya içerisinde kalan 4 tutuklu sanık mevcuttu. Bugün 3 gündür devam eden duruşmanın son günüydü. Bugün bir tahliye kararı verildi, beklediğimiz bir karardı.” dedi.

İLK KIZINI ARADI

Dilan Polat, tahliye kararını sevinçle karşılayıp ilk olarak kızını arayıp haber verdi.

Eşi Engin Polat’ın tahliye haberini yakınlarıyla paylaşan Dilan Polat’ın ilk sözleri “Allah’ım şükürler olsun. Devletimiz sağ olsun. Çok mutluyuz.” oldu.

Sıla Doğu tahliye kararını “Tahliye” diye bağırarak ablasının şarkısıyla kutladı.

Aracının sunroofundan çıkarak video paylaşan Dilan Polat’ın kardeşi Sıla Doğu’nun “Tahliye” diyerek bağırdığı “İnanılmaz derecede mutluyum, tarifi yok. Türk adaletine sonsuz teşekkürler. Mutluluktan uçuyoruz.” dediği görüldü.

Polat, “Enerciiii” isimli kanalında “Çorlu Kartepe geliyoruz.” mesajını paylaştı.

Ardından Dilan Polat ve kardeşi Sıla Doğu Engin Polat’ın tutuklu bulunduğu Çorlu Cezaevine doğru yola çıktı.

TAHLİYE KARARI SONRASI DİLAN POLAT’TAN İLK PAYLAŞIM

Dilan Polat tahliye karası sonrası ilk paylaşımını yaptı.

Polat’ın Instagram hesabının hikaye kısmında kendi şarkısı”Enerci” isimli şarkısıyla dans ettiği görüldü.

Polat’a ablası Sıla Doğu da eşlik etti.

YİNE DUA İSTEDİ

Dilan Polat, duruşma öncesi Instagram’daki “Enerciiii” isimli kanalında 350 bini aşkın takipçisinden “Günaydın dualarınızda bizi eksik etmeyin.” yine dua istedi.

DAVA SÜRECİ

4 Eylül’deki duruşmada sanıkların savunmaları alınırken dünkü duruşmanın ikinci celsesinde avukatların beyanları ile devam etmişti.

Engin Polat, savunmasında hiçbir paravan şirketinin olmadığını iddia ederek “Ben ve ailemin yönettiği tüm şirketlerin kazançları yasal yolla elde edilmiş ticaretten kazanılan varlıklardır. Kaynağı belirsiz hiçbir varlığımız yoktur. Türkiye’nin konuştuğu bu davada bahis ve benzeri sitelerinden hesabımıza gelen para yokken iddianame düzenlemiştir.” demişti.

Polat, savunmasının devamında suçlamaları kabul etmediğini söylemişti.

“18 KİLO VERDİM”

Dilan Polat ise cezaevindeki süreçte sağlığını kaybettiğini öne sürerek ortalama 18 kilo verdiğini sözlerine ekledi. “Çocuklarımdan ayrı kaldım, eşim hala cezaevinde. İftiraya maruz kaldık.” savunmasında bulunan tutuksuz sanık Dilan Polat, suçlamaları kabul etmediğini belirterek kendisinin sadece şirketlerin reklam yüzü olduğunu söyledi.

Yaklaşık 10 ay kadar cezaevinde yattığını belirten Dilan Polat, savunmasına şu şekilde devam etti:

“Şirketlerle çok bir bağlantım yoktu. Eşime de çok güvendiğim için çok emindim. Biz aile şirketi olduğumuz için herkes işin bir ucundan tutuyordu. Herkes ilgileniyordu şirketlerle. Ben hayatımın hiçbir döneminde fatura bile kesmedim. Benim ortalama 7 milyon takipçim var. Bahis sitesi reklamı yapsam en az bin kişi ekran görüntüsünü alır, paylaşırdı. Ben bahis sitesi reklamı yapmadım. Eşimin hiçbir şekilde soğuk cüzdan, kara para bağlantısını olmadığına çok eminim. Kıbrıs’a birlikte gezme amaçlı gittik. Eşim, Derkan Başer’i tanımıyor. Tanımıyoruz kendilerini. Ben gerçekten bu süreçte sağlığımı kaybettim, ortalama 18 kilo verdim. Çocuklarımdan ayrı kaldım, çocuklarımın babası cezaevinde. İftiraya maruz kaldık. Tamamen yalancı tanık beyanları nedeniyle yargılanıyoruz. Somut bir delil söz konusu değil.”

“SÖZ KONUSU DEĞİL”

Dün gerçekleşen ikinci celsede ise Dilan ve Engin Polat’ın avukatı Sevinç Horoz ise ailesel bir yapıdan örgüt çıkmasının söz konusu olmadığını söyledi.

Bugünkü gelir kaynaklarının ticari faaliyetlerinden kaynaklandığını iddia eden Horoz, “Kara paradan bahsetmek mümkün değildir. Mail order içeren bir şirket söz konusu değildir. Dosya içerisinde somut olarak yer alan hiçbir delil söz konusu değildir. Bütün ticari hayatları ellerinden alınmıştır. Tüm şirketleri kayyum tarafından idare ettirilmektedir.” dedi.

Görüşü sorulan cumhuriyet savcısı, sanıkların emanetlerde bulunan eşyasının ve delil değeri taşımayan materyalin iadesini, duruşmadan vareste tutulmak istenen sanıkların savunmalarının alınmış olması nedeniyle taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etti.

SAVCI MÜTALAASINI AÇIKLADI

Savcı, mevcut delil durumu gereği sanıkların mal varlıkları hakkında konulan tedbirin devamına fakat bazı sanıkların emekli maaşlarına getirilen kısıtın kaldırımasına, belirlenen yerlere başvurmak ve yurt çıkış yasağı şeklinde adli kontrol bulunan sanıklar hakkındaki belirlenen yerlere başvuru şeklindeki adli kontrolün kaldırılmasına, yurt dışına çıkmama yönünden bulunan adli kontrol kararlarının ise devamına karar verilmesini istedi.

NE OLMUŞTU?

İstanbul merkezli 6 ilde 1 Kasım 2023 ve devamında düzenlenen operasyonlarda, Dilan Polat ve eşi Engin Polat’ın da aralarında bulunduğu 24 şüpheli gözaltına alınmıştı.

Soruşturma kapsamında Dilan Polat, Engin Polat ve Sinem Sıla Doğu’nun da aralarında bulunduğu şüphelilerden 16’sı tutuklanmış, hakimlik, 27 şirkete kayyum atanmasına hükmetmişti.

 

Sulh Ceza Hakimliği, 14 Haziran’daki aylık tutukluluk incelemesinde, Dilan Polat’ın kardeşleri Can ve Sinem Sıla Doğu ile Can Polat, Gökay Bekar, Halit Polat, Harun Abak, Metin Yılmaz, Mustafa Özalp, Nilgün Yılmaz, Uğurcan Ayyıldız ve Zekai Tepe’nin adli kontrol hükümleri uygulanıp tahliye edilmesine hükmetmişti.

Dilan Polat’ın avukatı Sevinç Horoz, 19 Ağustos’ta Anadolu 8. Ağır Ceza Mahkemesine tutukluluğa itiraz dilekçesi sunmuştu. Bu kapsamda Dilan Polat’ın tahliyesine karar verilmişti.

İDDİANAMEDEN

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, yasa dışı yollardan edinilen paraların “soğuk cüzdan yöntemi”yle sisteme sokulmadan transfer edilerek aklamaya tabi tutulduğu, örgütün söz konusu faaliyetler sırasında kısa sürede ulaştıkları şöhret ve tanınırlık sayesinde bir kısım gerçek ticari faaliyetlerde de bulunduğu, bu sayede aklama suçlarının en belirgin yönü olan takip ve kontrolün zorlaştırılmasını sağlamaya çalıştıkları değerlendirmesi yapılıyor.

Delillerle sabit olan yasa dışı bahisten gelen paranın perdelenmeye çalışıldığı, zenginleşmenin gerçek bir ticaretten kaynaklandığı imajının oluşturulması için birden çok şirketin kurulduğu anlatılan iddianamede, bu şirketlerin faaliyetleri sırasında gerçekte olmayan iş ve işlemlere ilişkin sahte faturaların düzenlenip kullanıldığı ve kanunen tutulması gereken defterler dışında harici gizli kayıtların tutulduğu belirtiliyor.

İddianamede, soruşturma kapsamına alınan 31 şirketin ve bu şirketlerin sahip olduğu taşınmaz, araç ve benzeri tüm mal varlığının müsadere edilip mülkiyetin kamuya geçirilmesi de talep ediliyor.

Dilan ve Engin Polat’ın “suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme”, “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama” ve “Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanun’a muhalefet” suçlarından toplam 20’şer yıldan 40’ar yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edilen iddianamede, diğer sanıkların da farklı suçlardan değişen oranlarda hapisle cezalandırılmaları isteniyor.

Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GÜNDEM

Asgari ücret tepkisi: Emekçileri açlığa mahkum ediyorlar

Published

on

Basın Emekçileri Sendikası, açıklanan 37 bin 818 TL’lik asgari ücrete tepki göstererek, “Emekçileri açlığa mahkum ediyorlar” dedi.

Basın Emekçileri Sendikası, açıklanan 37 bin 818 TL’lik asgari ücretin emekçilerin temel ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğunu belirtti.

Sendika tarafından yapılan açıklamada, belirlenen asgari ücretin artan hayat pahalılığı karşısında her geçen gün eridiği ve emekçileri açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm ettiği ifade edildi. Açıklamada, gıda, barınma, ulaşım ve sağlık gibi temel ihtiyaçların sürekli artış gösterdiği bir ülkede bu ücretle yaşamanın imkânsız olduğu vurgulandı.

“ADALETSİZLİKLER DERİNLEŞİYOR”

Basın Emekçileri Sendikası, özel sektör çalışanlarının kamu emekçilerine kıyasla daha düşük ücretlere mahkûm edilmesini eleştirerek, bu durumun eşitsizlikleri derinleştirdiğini belirtti. Açıklamada, asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesinin şart olduğu ifade edildi.

Açıklamada, özel sektörde sendikasız çalışma düzenine dikkat çekilerek, örgütlenme özgürlüğünden mahrum bırakılan çalışanların kötü çalışma koşullarına mahkûm edildiği ve haklarını savunma imkânından yoksun kaldığı ifade edildi. Sendika, sendikasız işçi çalıştırma uygulamasının yasaklanması ve tüm çalışanlara örgütlenme özgürlüğü sağlanması gerektiğini vurguladı.

“ASGARİ ÜCRET, ONURLU BİR YAŞAM SAĞLAMALI”

Basın Emekçileri Sendikası, asgari ücretin yalnızca bir gelir değil, aynı zamanda emekçilerin onuru olduğunu belirtti. Açıklamada, “Bir devletin en temel görevi yurttaşlarına insanca yaşam koşulları sunmaktır. Asgari ücret, açlık ve yoksulluk sınırında değil, onurlu bir yaşam seviyesinde olmalıdır” denildi.

Sendika, tüm emekçi kesimlere çağrıda bulunarak, asgari ücretin insanca yaşamı mümkün kılacak bir seviyeye yükseltilmesi ve emekçilerin haklarının korunması için mücadeleyi büyütme kararlılığını dile getirdi.

Continue Reading

GÜNDEM

Asgari ücret belirlendi…

Published

on

Her zaman olduğu gibi sermayenin ölçüsüz bir şekilde yaptığı artışları/ zamları engelleyemeyenler asgari ücretliye gelince müdahale edip milim milim artış yaparak zaten olmayan alım güçlerini daha da dibe vurmalarına sebebiyet vermektedir….

Sosyal devlet yönetimleri alım gücü tamamen erimiş asgari ücretlilere değişik şekillerde çocuk yardımı gıda yardımı eğitim yardımı gibi birçok alanda katkı sağlama planlaması yapabilir…
Asgari ücretle çalışan insanlarımız iş yaşam koşullarında verimli olmak ve “ işinde kalabilmek “ için çok yoğun fiziki emek harcamaktadırlar.Bütün işler onların harcadığı emekleri sayesinde dönmektedir.
Emeğin en yüce değer olduğu boş bir laf değildir.Emekçi insanlara reva görülen 37 bin küsür maaşla geçinebilmeleri imkan dahilinde değildir .
Bu bulanık ortamda sermaye gelirini katlarken bütün işleri yapan bu emekçi insanların üzerinden para kazandıklarını unutmamalıdırlar
#İnsanı #yaşat ki #devlet #yaşasın sözü unutulmamalıdır….

Sosyal devlet olgusuyla yönetilen bir ortamda hükümetler her şeyi düşünmek zorundadır
Asgari ücretle çalışanlar üzerinden devlet aldığı katkıları minimize edebilir…
Bu bile asgari ücretliye yansırsa bir nebze rahatlayabilir…
Devlet birtürlü üstüne gidemediği bu ülkede milyon dolarlar kazanan çok sayıda şirket ve şahıslardan gelir toplayabilir…
Devletin yapması gereken gerçek servet sahiplerinden gelire göre vergi alabilmesinin yolunu açabilir….
Gelirlerini bu şekilde artırabilen devlet düşük maaşlı insanlara katkı sağlayarak refah düzeyini artırıp sosyal devlet olarak varlığını gösterebilir.
Bu çok önemli bir konudur
Aksi takdirde sermayeye hiç karışamayan devlet sadece yaşam savaşı veren insanlarımızın üstüne giden görüntüsüyle sosyal devlet olgusundan her gün biraz daha uzaklaşır
Devletin farkında olduğu ve çözmediği bu gidişat iradesi yüksek koltuk sevdası olmayan yöneticiler tarafından çok da kolay yapılabilir
Yeterki irade olsun…

Continue Reading

GÜNDEM

Tufan Erhürman: Çözüm, bu adada kalıcı barışın ve istikrarın sağlanmasının tek yoludur

Published

on

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, “Çözüm, bu adada ve bölgede kalıcı barışın ve istikrarın sağlanmasının tek yoludur” açıklamasını yaptı.

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, Kıbrıs sorununa ilişkin olarak sosyal medya hesabı üzerinden bir açıklama yaptı.

CTP Lider Erhürman, “Bizim tarafta “çözümsüzlük çözümdür”ün ötesine geçemeyen, ortaya koyduğu politikalarla bizleri dünyadan her gün daha da uzaklaştıran bir zihniyet var. Güneyde ise “ben BMGK kararları çerçevesinde müzakereye hazırım” demesine karşın, kuzeyde, uluslararası toplumda ve hatta güneyin önemli bir kısmında dahi kimseyi buna inandıramayan, kimsede güven uyandırmayan bir zihniyet” dedi.

Erhürman, “Çözüme hazırız, çözümü zorlayacağız” diyen Sn. Hristodulidis, hem çözüm ihtimalini hem de adanın geleceğini riske atanan hamleleri art arda sıralıyor. Daha önce defalarca söylediğimiz gibi, bu çabanın sebebi belli ki Türkiye’ye karşı “büyük abiler”i arkasına alarak “güç dengesi” oluşturmak” ifadelerini kullandı.

CTP Genel Başkanı Erhürman, açıklamasının devamında ise şunları dile getirdi:

“Oysa o “büyük abiler”in devreye girdiği her ortamda arkada durmayacağı, öne geçeceği malum. Biz Kıbrıslı Türklerin özne olma pozisyonundan uzaklaştırılmasından şikayet ederken, Sn. Hristodulidis de bu hamleleriyle Kıbrıslı Rumları özne olma pozisyonundan uzaklaştırıyor aslında. Bundan daha önemlisi ise, “güç dengesi” oluşturma politikalarının bu adanın geleceğinde barışı riske atması.

Sn. Guterres’in çok taraflı görüşme çağrısının olduğu bu dönemde, “çözüm istiyorum” diyen Sn. Hristodulidis’in bu girişimleri kaçınılmaz olarak samimiyetinin ve güvenilirliğinin daha da fazla sorgulanmasına yol açmaktadır.

Esas mesele ise şudur: Çözüme ulaşılmadıkça, yani güvenlik, enerji, deniz yetki alanları, ticaret yolları gibi konularda bu adadaki iki eşit kurucu ortak siyasi eşitlik temelinde birlikte karar alma noktasına gelmedikçe, gerginliği tırmandıran bu tip girişimler de, adanın uluslararası büyük aktörlerin bölgesel stratejileri çerçevesinde kullanılması da her zaman ihtimal dahilinde olacaktır. Onun içindir ki çözüm, bu adada ve bölgede kalıcı barışın ve istikrarın sağlanmasının tek yoludur.”

 

 

Continue Reading