Connect with us

GÜNDEM

Erhürman: Üreticinin üretimden kopmamasına ihtiyacımız var

Published

on

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), geçtiğimiz gün Güzelyurt’ta narenciye üreticileriyle bir araya gelerek sorunları dinledi. CTP Güzelyurt İlçesi tarafından Kıbrıs Türk Belediye Çalışanları Sendikası (Bel-Sen) Lokali’nde gerçekleştirilen toplantıya Genel Başkan Tufan Erhürman, Genel Sekreter Asım Akansoy, MYK üyeleri, milletvekilleri, Güzelyurt İlçe Başkanı Çağlar Gulamkadir, İlçe Yönetim Kurulu ile Güzelyurt İlçesi Narenciye Komitesi üyeleri katıldı. Toplantıda Kuzey Kıbrıs Türk Narenciye Üreticiler Birliği Başkanı Turgut Akçın, Kıbrıs Türk Narenciye Üreticileri Birliği Başkanı Ali Alioğlu ve Güzelyurt – Lefke Üreticiler Birliği Başkanı Sami Dayıoğlu ile bu birliklerin üyeleri de hazır bulundu.

Gulamkadir: Amacımız bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek

Toplantıda açılış konuşmasını yapan Güzelyurt İlçe Başkanı Çağlar Gulamkadir, Güzelyurt’ta üretimle ilgili çok ciddi bir kriz ortamı olduğuna vurgu yaptı. Güzelyurt’un en büyük sorunlarının narenciye ve Güzelyurt Hastanesi olduğunu dile getiren Gulamkadir, Güzelyurt İlçesi olarak bu sorunlara çözüm bulma amacı ile bu toplantıyı organize ettiklerini ifade etti. Gulamkadir, “Amacımız bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek” dedi. Üreticilerin aktaracağı sorunlar ışığında politikalarını ve çözüm önerilerini şekillendireceklerini kaydeden Gulamkadir, amaçlarının Güzelyurt halkına hizmet etmek olduğunu söyledi. Gulamkadir konuşmasının sonunda, toplantıyı organize etmek için katkı koyan 3 birlik başkanına teşekkür etti.

Erhürman: Üreticinin üretimden kopmamasına ihtiyacımız var

Toplantı esnasında söz alan CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, doğru yöntemleri uygulayarak üretime sahip çıkmaları gerektiğini vurguladı. Üreticilerden aldıkları bilgiler doğrultusunda politikalarını şekillendireceklerini ifade eden Erhürman, en kısa zamanda bir çalıştay yapılıp sorunların masaya yatırılmasını ve çözüm önerilerinin ortaya çıkması gerektiğini belirtti. Teşviklendirmenin planlama üzerinden yapılması gerektiğine işaret eden Erhürman, bu planlamanın yapılabilmesi için istikrarlı bir hükümet yapısının şart olduğunu söyledi. Sürekli değişen hükümet yapılarında bu tip sorunların çözülmesinin zor olduğuna değinen Erhürman, sorunların çözümü için kooperatifleşmeyi işaret etti.

Tüm bunları konuşmak için bir çalıştaya ihtiyaç duyulduğunun altını çizen Erhürman, ”Doğru yöntemleri uygulamazsak üretilen ürünleri değiştirmenin bir manası kalmaz. Hepimiz inanıyoruz ki bu ülkede hepimizin üretmeye ve üretimin sürdürülebilirliğine ihtiyacımız var. Üreticinin üretimden kopmamasına ihtiyacımız var” dedi. Üretimin değerinin pandemi döneminde bir kez daha anlaşıldığına değinen Erhürman, “Bunu unutma hakkımız yok. Sorunlarımızı çözüp üretimi kurtarmamız lazım” dedi. Yeşillenme hastalığıyla ilgili de hemen bir girişim yapacaklarını ve hükümet yetkilileriyle görüşeceklerini belirten Tufan Erhürman, üreticilerin bilgi ve deneyimlerinden yararlanmak istediklerini söyledi.

Üretici birliklerinden hükümete ortak çağrı: Ürün dalında kaldı, hemen çözüm bulunmalı

CTP Güzelyurt İlçesi tarafından organize edilen görüşmeye katılan üretici birlikleri ise Mandorayı Rusya ve Kuzey Irak gibi ülkelere ihraç ettiklerini, burada yaşanan savaşlardan dolayı ihracatın durduğunu vurguladılar. Kıbrıs’ın kuzeyinde yeşillenme hastalığı bulunduğunu belirten üreticiler, bundan dolayı sıkıntı yaşadıklarını aktardılar. Ayrıca üretim maliyetlerinin dövize endeksli olmasından ötürü de çeşitli sorunlar yaşayan üreticiler, buna bağlı olarak elektrik ve su maliyetlerinin de artmasından dolayı emeklerinin karşılığını alamamaktan dert yandı. Üreticiler, halen daha narenciyenin dalında kaldığını, ürün fiyatının hala açıklanmadığını, teşviklerin açıklanmasında da hükümetin geç kaldığını söylediler. Üreticiler ayrıca, ihracattaki sorunların aşılması için hükümet ve muhalefetin birlikte çözüm üreterek sorunu aşması gerektiğine değindi.

CYPFRUVEX, ihracatta yetersiz kalıyor

En büyük sorunlarının ürettikleri malları pazarlayamamak olduğuna değinen üreticiler, CYPFRUVEX’in gerek ürünleri işleme, gerekse ihracat konularında yetersiz kaldığını belirtti. Mandora gibi kısıtlı hasat dönemi olan ürünlerde kesim ekiplerinin Türkiye’den geldiğini aktaran üreticiler, ekiplerin ya gelmediğini, ya da geç geldiklerini dile getirdiler.

Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GÜNDEM

Asgari ücret tepkisi: Emekçileri açlığa mahkum ediyorlar

Published

on

Basın Emekçileri Sendikası, açıklanan 37 bin 818 TL’lik asgari ücrete tepki göstererek, “Emekçileri açlığa mahkum ediyorlar” dedi.

Basın Emekçileri Sendikası, açıklanan 37 bin 818 TL’lik asgari ücretin emekçilerin temel ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğunu belirtti.

Sendika tarafından yapılan açıklamada, belirlenen asgari ücretin artan hayat pahalılığı karşısında her geçen gün eridiği ve emekçileri açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm ettiği ifade edildi. Açıklamada, gıda, barınma, ulaşım ve sağlık gibi temel ihtiyaçların sürekli artış gösterdiği bir ülkede bu ücretle yaşamanın imkânsız olduğu vurgulandı.

“ADALETSİZLİKLER DERİNLEŞİYOR”

Basın Emekçileri Sendikası, özel sektör çalışanlarının kamu emekçilerine kıyasla daha düşük ücretlere mahkûm edilmesini eleştirerek, bu durumun eşitsizlikleri derinleştirdiğini belirtti. Açıklamada, asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesinin şart olduğu ifade edildi.

Açıklamada, özel sektörde sendikasız çalışma düzenine dikkat çekilerek, örgütlenme özgürlüğünden mahrum bırakılan çalışanların kötü çalışma koşullarına mahkûm edildiği ve haklarını savunma imkânından yoksun kaldığı ifade edildi. Sendika, sendikasız işçi çalıştırma uygulamasının yasaklanması ve tüm çalışanlara örgütlenme özgürlüğü sağlanması gerektiğini vurguladı.

“ASGARİ ÜCRET, ONURLU BİR YAŞAM SAĞLAMALI”

Basın Emekçileri Sendikası, asgari ücretin yalnızca bir gelir değil, aynı zamanda emekçilerin onuru olduğunu belirtti. Açıklamada, “Bir devletin en temel görevi yurttaşlarına insanca yaşam koşulları sunmaktır. Asgari ücret, açlık ve yoksulluk sınırında değil, onurlu bir yaşam seviyesinde olmalıdır” denildi.

Sendika, tüm emekçi kesimlere çağrıda bulunarak, asgari ücretin insanca yaşamı mümkün kılacak bir seviyeye yükseltilmesi ve emekçilerin haklarının korunması için mücadeleyi büyütme kararlılığını dile getirdi.

Continue Reading

GÜNDEM

Asgari ücret belirlendi…

Published

on

Her zaman olduğu gibi sermayenin ölçüsüz bir şekilde yaptığı artışları/ zamları engelleyemeyenler asgari ücretliye gelince müdahale edip milim milim artış yaparak zaten olmayan alım güçlerini daha da dibe vurmalarına sebebiyet vermektedir….

Sosyal devlet yönetimleri alım gücü tamamen erimiş asgari ücretlilere değişik şekillerde çocuk yardımı gıda yardımı eğitim yardımı gibi birçok alanda katkı sağlama planlaması yapabilir…
Asgari ücretle çalışan insanlarımız iş yaşam koşullarında verimli olmak ve “ işinde kalabilmek “ için çok yoğun fiziki emek harcamaktadırlar.Bütün işler onların harcadığı emekleri sayesinde dönmektedir.
Emeğin en yüce değer olduğu boş bir laf değildir.Emekçi insanlara reva görülen 37 bin küsür maaşla geçinebilmeleri imkan dahilinde değildir .
Bu bulanık ortamda sermaye gelirini katlarken bütün işleri yapan bu emekçi insanların üzerinden para kazandıklarını unutmamalıdırlar
#İnsanı #yaşat ki #devlet #yaşasın sözü unutulmamalıdır….

Sosyal devlet olgusuyla yönetilen bir ortamda hükümetler her şeyi düşünmek zorundadır
Asgari ücretle çalışanlar üzerinden devlet aldığı katkıları minimize edebilir…
Bu bile asgari ücretliye yansırsa bir nebze rahatlayabilir…
Devlet birtürlü üstüne gidemediği bu ülkede milyon dolarlar kazanan çok sayıda şirket ve şahıslardan gelir toplayabilir…
Devletin yapması gereken gerçek servet sahiplerinden gelire göre vergi alabilmesinin yolunu açabilir….
Gelirlerini bu şekilde artırabilen devlet düşük maaşlı insanlara katkı sağlayarak refah düzeyini artırıp sosyal devlet olarak varlığını gösterebilir.
Bu çok önemli bir konudur
Aksi takdirde sermayeye hiç karışamayan devlet sadece yaşam savaşı veren insanlarımızın üstüne giden görüntüsüyle sosyal devlet olgusundan her gün biraz daha uzaklaşır
Devletin farkında olduğu ve çözmediği bu gidişat iradesi yüksek koltuk sevdası olmayan yöneticiler tarafından çok da kolay yapılabilir
Yeterki irade olsun…

Continue Reading

GÜNDEM

Tufan Erhürman: Çözüm, bu adada kalıcı barışın ve istikrarın sağlanmasının tek yoludur

Published

on

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, “Çözüm, bu adada ve bölgede kalıcı barışın ve istikrarın sağlanmasının tek yoludur” açıklamasını yaptı.

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, Kıbrıs sorununa ilişkin olarak sosyal medya hesabı üzerinden bir açıklama yaptı.

CTP Lider Erhürman, “Bizim tarafta “çözümsüzlük çözümdür”ün ötesine geçemeyen, ortaya koyduğu politikalarla bizleri dünyadan her gün daha da uzaklaştıran bir zihniyet var. Güneyde ise “ben BMGK kararları çerçevesinde müzakereye hazırım” demesine karşın, kuzeyde, uluslararası toplumda ve hatta güneyin önemli bir kısmında dahi kimseyi buna inandıramayan, kimsede güven uyandırmayan bir zihniyet” dedi.

Erhürman, “Çözüme hazırız, çözümü zorlayacağız” diyen Sn. Hristodulidis, hem çözüm ihtimalini hem de adanın geleceğini riske atanan hamleleri art arda sıralıyor. Daha önce defalarca söylediğimiz gibi, bu çabanın sebebi belli ki Türkiye’ye karşı “büyük abiler”i arkasına alarak “güç dengesi” oluşturmak” ifadelerini kullandı.

CTP Genel Başkanı Erhürman, açıklamasının devamında ise şunları dile getirdi:

“Oysa o “büyük abiler”in devreye girdiği her ortamda arkada durmayacağı, öne geçeceği malum. Biz Kıbrıslı Türklerin özne olma pozisyonundan uzaklaştırılmasından şikayet ederken, Sn. Hristodulidis de bu hamleleriyle Kıbrıslı Rumları özne olma pozisyonundan uzaklaştırıyor aslında. Bundan daha önemlisi ise, “güç dengesi” oluşturma politikalarının bu adanın geleceğinde barışı riske atması.

Sn. Guterres’in çok taraflı görüşme çağrısının olduğu bu dönemde, “çözüm istiyorum” diyen Sn. Hristodulidis’in bu girişimleri kaçınılmaz olarak samimiyetinin ve güvenilirliğinin daha da fazla sorgulanmasına yol açmaktadır.

Esas mesele ise şudur: Çözüme ulaşılmadıkça, yani güvenlik, enerji, deniz yetki alanları, ticaret yolları gibi konularda bu adadaki iki eşit kurucu ortak siyasi eşitlik temelinde birlikte karar alma noktasına gelmedikçe, gerginliği tırmandıran bu tip girişimler de, adanın uluslararası büyük aktörlerin bölgesel stratejileri çerçevesinde kullanılması da her zaman ihtimal dahilinde olacaktır. Onun içindir ki çözüm, bu adada ve bölgede kalıcı barışın ve istikrarın sağlanmasının tek yoludur.”

 

 

Continue Reading