Connect with us

GÜNDEM

Vakıflar’dan Barış Harekatı’nın 50. yılı anısına kitap

Published

on

Kıbrıs Vakıflar İdaresi, Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50. yılı münasebetiyle Barış Kıbrıs Vakıflar İdaresi (KVİ), “20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 50. Yılı Anısına” kitap yayımladı. Türk halkının tarihine ve kültürel değerlerine önem veren, korunmasına ve yaşatılmasına katkı sağlayan KVİ, Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50. yılı münasebetiyle Barış Harekatı’na katılan İlhan Aloğlu’nun anılarını bir kitap haline getirdi.

Kıbrıs Türklerinin özgürlük ve var olma mücadelesinin önemli bir safhasına tanıklık ettiği ifade edilen İlhan Aloğlu’nun kaleme aldığı bu çalışma, “Kıbrıs Gazisi İlhan Aloğlu’nun 1974 Barış Harekâtı Harp Ceridesi (14 Temmuz – 26 Ağustos 1974)” adını taşıyor. İlhan Aloğlu, kitap ile, harekâta katıldığı sırada güncesini tuttu, birçok konuyla ilgili gözlemlerini paylaştı ve fotoğraflarını ilave ederek güncesini tamamladı. KVİ ise, 1974 Barış Harekâtı’nın önemli bir kısmına şahitlik ettiğini belirttiği İlhan Aloğlu’nun notlarını 50 yıl sonra kitap haline getirdi ve Kıbrıs Türk halkının bilgisine sundu. Açıklamada, KVİ’nin, 1974 Barış Harekâtı’nın Kıbrıs Türk halkına barışı getirdiğinden ve özgürlüğe kavuşturduğundan hareketle bu notları yayımlayarak tarihi sorumluluğunu yerine getirdiği de ifade edildi.. 1974 Barış Harekâtı’na katılarak Kıbrıs Türklerinin özgürlük mücadelesine destek veren Deniz Piyade Albay İlhan Aloğlu, Girne’ye çıkan ilk grup subaylarından olup “Kıbrıs Gazisi” ünvanını taşıyor. 50 yıl sonra onun bu çalışmasını Kıbrıs Türk halkına ulaştırmayı görev bilen KVİ, hakkın rahmetine kavuşan Gazinin manevi şahsında 20 Temmuz Mutlu Barış Harekâtı’na katılan bütün Mehmetçikleri ve Mücahitleri saygıyla andı ve şöyle devam etti: “1974 Barış Harekâtı’nın 50. Yıldönümü vesilesi ile ebediyete intikal eden başta bütün Mehmetçiklerimize ve Mücahitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, KKTC’yi kuran ve Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesinde katkı sağlayan ve hayatını bu amaçla feda eden şehitlerimizi yâd ediyor, minnet ve şükran duygularla anıyoruz. 20 Temmuz 1974 Barış Harekâtı’nı konu edinen bu çalışmayı yayıma hazırlayan Prof. Dr. Soyalp Tamçelik’e, başta Cem Aloğlu’na ve onun şahsında bütün Aloğlu Ailesine şükranlarımızı sunuyoruz. Son tahlilde Kıbrıs Vakıflar İdaresi olarak bizler, Kıbrıs Türkü’nün geçmişine pencere açmayı, geleceğimizi inşa etmeyi ve mutlu yarınlara ulaşmayı hedeflediğimizden bu türden yayınlara devam edeceğimizi belirtmek istiyor ve Barış Harekâtı’nın 50. yılı münasebetiyle yayımlanan bu çalışmanın Kıbrıs Türk halkının özgürlük mücadelesine katkı sağlamasını ümit ediyoruz.”

Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GÜNDEM

Asgari ücret tepkisi: Emekçileri açlığa mahkum ediyorlar

Published

on

Basın Emekçileri Sendikası, açıklanan 37 bin 818 TL’lik asgari ücrete tepki göstererek, “Emekçileri açlığa mahkum ediyorlar” dedi.

Basın Emekçileri Sendikası, açıklanan 37 bin 818 TL’lik asgari ücretin emekçilerin temel ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğunu belirtti.

Sendika tarafından yapılan açıklamada, belirlenen asgari ücretin artan hayat pahalılığı karşısında her geçen gün eridiği ve emekçileri açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm ettiği ifade edildi. Açıklamada, gıda, barınma, ulaşım ve sağlık gibi temel ihtiyaçların sürekli artış gösterdiği bir ülkede bu ücretle yaşamanın imkânsız olduğu vurgulandı.

“ADALETSİZLİKLER DERİNLEŞİYOR”

Basın Emekçileri Sendikası, özel sektör çalışanlarının kamu emekçilerine kıyasla daha düşük ücretlere mahkûm edilmesini eleştirerek, bu durumun eşitsizlikleri derinleştirdiğini belirtti. Açıklamada, asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesinin şart olduğu ifade edildi.

Açıklamada, özel sektörde sendikasız çalışma düzenine dikkat çekilerek, örgütlenme özgürlüğünden mahrum bırakılan çalışanların kötü çalışma koşullarına mahkûm edildiği ve haklarını savunma imkânından yoksun kaldığı ifade edildi. Sendika, sendikasız işçi çalıştırma uygulamasının yasaklanması ve tüm çalışanlara örgütlenme özgürlüğü sağlanması gerektiğini vurguladı.

“ASGARİ ÜCRET, ONURLU BİR YAŞAM SAĞLAMALI”

Basın Emekçileri Sendikası, asgari ücretin yalnızca bir gelir değil, aynı zamanda emekçilerin onuru olduğunu belirtti. Açıklamada, “Bir devletin en temel görevi yurttaşlarına insanca yaşam koşulları sunmaktır. Asgari ücret, açlık ve yoksulluk sınırında değil, onurlu bir yaşam seviyesinde olmalıdır” denildi.

Sendika, tüm emekçi kesimlere çağrıda bulunarak, asgari ücretin insanca yaşamı mümkün kılacak bir seviyeye yükseltilmesi ve emekçilerin haklarının korunması için mücadeleyi büyütme kararlılığını dile getirdi.

Continue Reading

GÜNDEM

Asgari ücret belirlendi…

Published

on

Her zaman olduğu gibi sermayenin ölçüsüz bir şekilde yaptığı artışları/ zamları engelleyemeyenler asgari ücretliye gelince müdahale edip milim milim artış yaparak zaten olmayan alım güçlerini daha da dibe vurmalarına sebebiyet vermektedir….

Sosyal devlet yönetimleri alım gücü tamamen erimiş asgari ücretlilere değişik şekillerde çocuk yardımı gıda yardımı eğitim yardımı gibi birçok alanda katkı sağlama planlaması yapabilir…
Asgari ücretle çalışan insanlarımız iş yaşam koşullarında verimli olmak ve “ işinde kalabilmek “ için çok yoğun fiziki emek harcamaktadırlar.Bütün işler onların harcadığı emekleri sayesinde dönmektedir.
Emeğin en yüce değer olduğu boş bir laf değildir.Emekçi insanlara reva görülen 37 bin küsür maaşla geçinebilmeleri imkan dahilinde değildir .
Bu bulanık ortamda sermaye gelirini katlarken bütün işleri yapan bu emekçi insanların üzerinden para kazandıklarını unutmamalıdırlar
#İnsanı #yaşat ki #devlet #yaşasın sözü unutulmamalıdır….

Sosyal devlet olgusuyla yönetilen bir ortamda hükümetler her şeyi düşünmek zorundadır
Asgari ücretle çalışanlar üzerinden devlet aldığı katkıları minimize edebilir…
Bu bile asgari ücretliye yansırsa bir nebze rahatlayabilir…
Devlet birtürlü üstüne gidemediği bu ülkede milyon dolarlar kazanan çok sayıda şirket ve şahıslardan gelir toplayabilir…
Devletin yapması gereken gerçek servet sahiplerinden gelire göre vergi alabilmesinin yolunu açabilir….
Gelirlerini bu şekilde artırabilen devlet düşük maaşlı insanlara katkı sağlayarak refah düzeyini artırıp sosyal devlet olarak varlığını gösterebilir.
Bu çok önemli bir konudur
Aksi takdirde sermayeye hiç karışamayan devlet sadece yaşam savaşı veren insanlarımızın üstüne giden görüntüsüyle sosyal devlet olgusundan her gün biraz daha uzaklaşır
Devletin farkında olduğu ve çözmediği bu gidişat iradesi yüksek koltuk sevdası olmayan yöneticiler tarafından çok da kolay yapılabilir
Yeterki irade olsun…

Continue Reading

GÜNDEM

Tufan Erhürman: Çözüm, bu adada kalıcı barışın ve istikrarın sağlanmasının tek yoludur

Published

on

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, “Çözüm, bu adada ve bölgede kalıcı barışın ve istikrarın sağlanmasının tek yoludur” açıklamasını yaptı.

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, Kıbrıs sorununa ilişkin olarak sosyal medya hesabı üzerinden bir açıklama yaptı.

CTP Lider Erhürman, “Bizim tarafta “çözümsüzlük çözümdür”ün ötesine geçemeyen, ortaya koyduğu politikalarla bizleri dünyadan her gün daha da uzaklaştıran bir zihniyet var. Güneyde ise “ben BMGK kararları çerçevesinde müzakereye hazırım” demesine karşın, kuzeyde, uluslararası toplumda ve hatta güneyin önemli bir kısmında dahi kimseyi buna inandıramayan, kimsede güven uyandırmayan bir zihniyet” dedi.

Erhürman, “Çözüme hazırız, çözümü zorlayacağız” diyen Sn. Hristodulidis, hem çözüm ihtimalini hem de adanın geleceğini riske atanan hamleleri art arda sıralıyor. Daha önce defalarca söylediğimiz gibi, bu çabanın sebebi belli ki Türkiye’ye karşı “büyük abiler”i arkasına alarak “güç dengesi” oluşturmak” ifadelerini kullandı.

CTP Genel Başkanı Erhürman, açıklamasının devamında ise şunları dile getirdi:

“Oysa o “büyük abiler”in devreye girdiği her ortamda arkada durmayacağı, öne geçeceği malum. Biz Kıbrıslı Türklerin özne olma pozisyonundan uzaklaştırılmasından şikayet ederken, Sn. Hristodulidis de bu hamleleriyle Kıbrıslı Rumları özne olma pozisyonundan uzaklaştırıyor aslında. Bundan daha önemlisi ise, “güç dengesi” oluşturma politikalarının bu adanın geleceğinde barışı riske atması.

Sn. Guterres’in çok taraflı görüşme çağrısının olduğu bu dönemde, “çözüm istiyorum” diyen Sn. Hristodulidis’in bu girişimleri kaçınılmaz olarak samimiyetinin ve güvenilirliğinin daha da fazla sorgulanmasına yol açmaktadır.

Esas mesele ise şudur: Çözüme ulaşılmadıkça, yani güvenlik, enerji, deniz yetki alanları, ticaret yolları gibi konularda bu adadaki iki eşit kurucu ortak siyasi eşitlik temelinde birlikte karar alma noktasına gelmedikçe, gerginliği tırmandıran bu tip girişimler de, adanın uluslararası büyük aktörlerin bölgesel stratejileri çerçevesinde kullanılması da her zaman ihtimal dahilinde olacaktır. Onun içindir ki çözüm, bu adada ve bölgede kalıcı barışın ve istikrarın sağlanmasının tek yoludur.”

 

 

Continue Reading