Connect with us

DÜNYA

Portekiz, Filistin Devleti’ni resmen tanıdı…

Published

on

Portekiz Dışişleri Bakanı Paulo Rangel, Filistin Devleti’nin tanınmasının Bakanlar Kurulu kararıyla alındığını ve ülkenin dış politikasının uzlaşı ve barış çizgisine uygun olduğunu açıkladı.

Portekiz Dışişleri Bakanı Paulo Rangel, Filistin Devleti’ni resmen tanıdıklarını duyurdu.

Dışişleri Bakanı Rangel, Portekiz’in Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliğinde konuşma yaptı.

Bakan Rangel, “Bugün, 21 Eylül 2025, Portekiz Devleti Filistin Devleti’ni resmen tanıyor. Burada ilan edilen Filistin Devleti’nin tanınma beyanı doğrudan Bakanlar Kurulu kararıyla alınmıştır ve Cumhurbaşkanı ile parlamentoda sandalyesi bulunan siyasi partilerin desteğine sahiptir.” diye konuştu.

İsrail ve Filistin arasında iki devletli çözümün “adil ve kalıcı bir barışa giden tek yol olduğuna inandığını” vurgulayan Rangel, “Filistin Devleti’nin tanınması, Portekiz dış politikasının temel, sürekli ve uzlaşıya dayalı çizgisinin uygulanmasına tekabül ediyor.” ifadelerini kullandı.

Filistin Devleti’nin tanınmasının üç temel ayağa dayanması gerektiğini savunan Rangel, “Birincisi, Filistin Yönetimi’nin açıkça ve fazla uzatmadan kabul ettiği garantilerdir. Bunlar, terörizmin kınanması, kurumsal reformların uygulanması, seçimlerin hazırlanması, Gazze’de hükümet sorumluluğunun üstlenilmesi ve İsrail’in tam olarak tanınmasıdır.” dedi.

Rangel, Filistin Devleti’ni tanımalarının ikinci ayağının, “İsrail’i henüz tanımayan Arap devletlerinin bunu hemen yapması ve bu ülke ile diplomatik ilişkilerini normalleştirip, Hamas’ı net bir şekilde kınayıp, bu örgütün artık Filistin Devleti’nde, Gazze Şeridi’nde veya ötesinde herhangi bir kontrol pozisyonuna sahip olamayacağını kabul etmeleri” olması gerektiğini belirtti.

Portekiz Dışişleri Bakanı, üçüncü ve son ayağın ise “henüz Filistin Devleti’ni tanımamış olan katılımcı Batılı devletlerin Filistin Devleti’ni tanıması” olduğunu söyledi.

Diğer yandan BM Genel Kurulu için New York’a hareket eden Portekiz Cumhurbaşkanı Marcelo Rebelo de Sousa, gün içinde Portekiz basınına yaptığı açıklamada, ülkesinin Filistin Devleti’ni resmen tanımasına “tam destek verdiğini, bunun iki devletli çözümün yolunu açacağına inandığını” ifade etti.

De Sousa, Portekiz için Filistin’in tanınmasının bir “vicdan ve ilke meselesi” olduğunu vurguladı.

Filistin Devleti’ni bugün Kanada, Avustralya ve İngiltere de resmen tanıdığını duyurmuştu.

Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

DÜNYA

Türkiye’de Netanyahu hakkında yakalama emri çıkarıldı

Published

on

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca aralarında İsrail Başbakanı Netanyahu’nun da bulunduğu 37 kişi hakkında “soykırım” suçundan tutuklamaya yönelik yakalama emri düzenlendi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Küresel Sumud Filosu’da yer alan ve İsrail tarafından yasa dışı şekilde alıkonulan aktivistlerin suç duyurusunun ardından başlattığı soruşturmada yeni bir gelişme yaşandı.

Başsavcılık, aralarında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, İsrail Sınır Güvenliği Bakanı Ben Gvir, İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir ve İsrail Deniz Kuvvetleri Komutanı Davir Saar Salama’nın da bulunduğu 37 kişi hakkında ”İnsanlığa karşı suçlar” ve “Soykırım” suçlarından tutuklamaya yönelik yakalama emri çıkardı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan yapılan açıklamada “Soruşturma sürecinde elde edilen deliller ışığında aşağıda isimleri yer alan, İsrail devlet yetkililerinin Gazze’de sistematik bir şekilde gerçekleştirilen ”İnsanlığa karşı suçlar” ve “Soykırım” eylemleri yönünden ve Küresel Sumud Filosu’na yönelik gerçekleştirilen eylemler yönünden cezai sorumluluklarının bulunduğu tespit edilmiştir” denildi.

İsrail ablukasını kırmak ve insani yardım ulaştırmak amacıyla Gazze’ye doğru ağustos sonunda yola çıkan Küresel Sumud Filosu’nu uluslararası sularda kuşatan İsrail donanması, 1 Ekim akşamından itibaren teknelere yasa dışı şekilde el koymuş ve aktivistleri rehin almıştı.

İsrail, Türkiye başta olmak üzere uluslararası toplumdan gelen baskılar sonucu Küresel Sumud Filosu teknelerinde yer alan 36’sı Türk toplam 137 kişiyi serbest bırakmıştı. Bu aktivistler seferle İstanbul’a getirilmişti.

Continue Reading

DÜNYA

UNESCO, 15 Aralık’ı “Dünya Türk Dili Ailesi Günü” ilan etti

Published

on

Özbekistan’da süren Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) 43. Genel Konferansı’nda 15 Aralık, “Dünya Türk Dili Ailesi Günü” ilan edildi.

Özbekistan’ın tarihi Semerkant şehrinde 194 ülkeden 5 binden fazla katılımcıyla geçen hafta başlayan UNESCO 43. Genel Konferansı’nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 15 Aralık’ın “Dünya Türk Dili Ailesi Günü” ilan edilmesi önerisine ilişkin karar taslağı görüşülerek onaylandı.

Türkiye’nin UNESCO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Gülnur Aybet, konuyla ilgili oturumda yaptığı konuşmada, Türkiye olarak UNESCO himayesinde Türk dili ailesini yaşatmak, kutlamak ve tanıtmak için tüm Türk devletlerince ortaklaşa hazırlanan önerinin eş sunucusu ülkelere teşekkür etti.

Aybet, dillerin iletişim aracı işlevinin yanı sıra medeniyetlerin de ruhu olduğunu ve nesiller boyunca kolektif hafızayı, bilgeliği ve kimliği taşıdığını belirterek, geniş coğrafyada 200 milyondan fazla kişi tarafından konuşulan Türk dili ailesinin yüzyıllardır süregelen ortak tarih ve değerlerle örülmüş zengin kültürel dokuyu temsil ettiğini vurguladı.

15 ARALIK, TÜRK DİLİNİN EN ESKİ YAZILI BELGELERİNDEN ORHUN YAZITLARI’NIN İLK DEFA DEŞİFRE EDİLDİĞİ GÜN

15 Aralık’ın, Türk dilinin 8. yüzyıla dayanan en eski yazılı belgelerinden Orhun Yazıtları’nın ilk defa deşifre edildiği gün olması açısından önem taşıdığına dikkati çeken Aybet, aynı zamanda Türk medeniyetlerinin ortak kültürel ve sanatsal zenginliklerini simgeleyen, halklar arasında kültürel yakınlaşmayı ve diyaloğu teşvik eden tarihi bir gün olduğunu söyledi.

Aybet, “UNESCO, Dünya Türk Dili Ailesi Günü’nü kutlayarak, bu vesileyle çok dilliliğe, kültürel çeşitliliğe ve halklar arasında diyaloğa olan kalıcı bağlılığını bir kez daha teyit etmektedir.” dedi.

UNESCO tarafından 15 Aralık’ın “Dünya Türk Dili Ailesi Günü” ilan edilmesi dolayısıyla yarın Türk Kültürü ve Miras Vakfınca, Semerkant’ta Türk devletlerinden de katılımcıların yer alacağı konferans düzenlenecek.

UNESCO’nun kararının irdeleneceği etkinlikte Türkiye’yi temsilen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Türk Devletleri ile İlişkiler Başkanı Kürşad Zorlu konuşma yapacak.

Continue Reading

DÜNYA

Trump: Nijerya’daki Hristiyanlar ‘varoluşsal bir tehdit’ ile karşı karşıya

Published

on

ABD Başkanı Donald Trump, dün sağcı siyasi müttefiklerinin “Hristiyanlara yönelik soykırım” iddialarını desteklemesi üzerine, Nijerya’daki Hristiyanların “varoluşsal bir tehdit” ile karşı karşıya olduğu konusunda uyardı.

Son aylarda, Nijerya’daki “Hristiyan soykırımı” ve “zulüm” hakkındaki sosyal medya paylaşımları, ABD ve Avrupa’daki aşırı sağcılar arasında yankı buldu.

Afrika’nın en kalabalık ülkesi, uzmanların hem Hristiyanların hem de Müslümanların ayrım gözetmeksizin öldürülmesine yol açtığını söylediği çatışmalarla boğuşuyor.

Ancak Trump’a göre, “Hristiyanlık Nijerya’da varoluşsal bir tehditle karşı karşıya.”

Cumhuriyetçi başkan, Truth Social platformunda yaptığı bir paylaşımda, iddialarını destekleyecek herhangi bir kanıt sunmadan, “binlerce Hristiyan öldürülüyor ve bu toplu katliamdan aşırılık yanlıları sorumlu” ifadelerini kullandı.

Trump, Nijerya’yı Dışişleri Bakanlığı’nın “din özgürlüğünü ciddi şekilde ihlal eden” ülkeler için kullandığı “özellikle endişe verici ülke” olarak nitelendirdiğini de ifade etti.

Nijerya, çoğunluğu Müslüman olan kuzey ve çoğunluğu Hristiyan olan güney arasında neredeyse eşit olarak bölünmüştür.

Kuzeydoğu, 15 yıldan uzun süredir Boko Haram’ın elinde şiddet olaylarına maruz kalmış, bu da 40 binden fazla kişinin ölümüne ve iki milyon kişinin yerinden edilmesine yol açmıştır.

Kuzeybatıda, “haydut” olarak bilinen çeteler köylere baskın düzenleyerek bölge sakinlerini öldürüp kaçırmaktadır.

Orta Nijerya ayrıca, çoğunluğu Müslüman olan çobanlar ile Hristiyan çiftçiler arasında sık sık çatışmalara sahne olmaktadır. Bu da şiddete dini bir boyut kazandırmaktadır. Ancak uzmanlar, toprak anlaşmazlıklarının temel olarak nüfus artışından kaynaklandığını belirtmekteler.

Trump’ın Arap ve Afrika işlerinden sorumlu kıdemli danışmanı Massad Boulos ekim ayı ortasında, “Boko Haram ve DEAŞ, Hristiyanlardan daha fazla Müslüman öldürüyor” demişti.

Şarku’l Avsat’ın ACLED Kriz İzleme Merkezi’nden aktardığına göre veriler, 2020-2025 yılları arasında Hristiyanları hedef alan en az 389 şiddet olayı yaşandığını ve bunlardan en az 318’inin öldüğünü gösteriyor.

Aynı dönemde Müslümanlara yönelik 197 şiddet saldırısı, 400’den fazla kişinin ölümüne yol açtı.

Trump’ın açıklamaları, lobi gruplarının Nijeryalı ayrılıkçıların davasını aktif olarak desteklediği bir dönemde geldi.

Yabancı lobi şirketlerini düzenleyen kurallar kapsamında yayınlanan belgelere göre sürgündeki Biafra Cumhuriyeti hükümetini temsil eden Moran Global Strategies, mart ayında ABD Kongre üyelerine Nijerya’daki “Hristiyanlara yönelik zulüm” konusunda uyarıda bulunan bir mektup yazdı.

Biafra, 1967’de bağımsızlığını ilan eden ve 1970’e kadar süren kanlı bir iç savaşı başlatan, doğu Nijerya’da kısa ömürlü bir ayrılıkçı devletin adıydı.

Continue Reading