Connect with us

SAĞLIK

Kolajen üretimini 10 kat hızlandırıyor

Published

on

Cilt bakımında doğal yağların etkisi, rutinlere eklenen yapay içerikler olmadan da sağlıklı bir cilt görünümü elde etmenizi sağlar. Cildi derinlemesine besleyen bu yağlar, düzenli kullanıldığında cilt yüzeyinde yumuşaklık ve esneklik sağlar. Peki, hangi doğal yağ cilde iyi geliyor?

Cilt bakımında kullanılan doğal yağlar, cilde ihtiyaç duyduğu besinleri sağlarken aynı zamanda yenileyici etki de sunar. Bu yağlar, cildi dış etkenlere karşı koruyup nem bariyerini güçlendirirken, mat görünüme karşı sağlıklı bir parlaklık verir. İşte tüm detaylar…

CİLDİ NEMLENDİRME VE CANLANDIRMA 

Limon yağı, doğal bir nemlendirici olarak ciltteki kuruluğu azaltmaya ve cilde tazelik kazandırmaya yardımcı olur. Özellikle kuru ciltler için ideal bir doğal içerik. Limon yağı, içeriğindeki C vitamini ve antioksidanlar sayesinde cildin nem dengesini korur. Düzenli olarak kullanıldığında, cildin daha pürüzsüz ve yumuşak bir görünüm kazanmasına katkı sağlar.

SİVİLCELER VE LEKELER ÜZERİNDEKİ ETKİSİ 

Limon yağı, antibakteriyel ve antifungal özellikleriyle sivilce oluşumunu azaltmada da etkili bir içeriktir. Yağın içeriğindeki limonen maddesi, ciltteki fazla yağı ve kiri arındırarak gözeneklerin temizlenmesine yardımcı olur. Bu sayede sivilce ve akne problemi yaşayanlar için doğal bir çözüm sunar. Ayrıca ciltteki koyu lekelerin görünümünü hafifletmeye yardımcı olabilir.

CİLDİ SIKILAŞTIRMA VE YAŞLANMA KARŞITI ETKİLERİ 

Zamanla cilt elastikiyetini kaybeder ve kırışıklıklar ortaya çıkmaya başlar. Limon yağının içeriğindeki antioksidanlar, serbest radikallerin cilde verdiği hasarı azaltarak yaşlanma belirtilerini geciktirmeye yardımcı olur. Limon yağı, cildin kolajen üretimini artırarak ciltteki sıkılığı destekler. Bu özellikleriyle, cildin daha genç ve sağlıklı bir görünüm kazanmasına katkıda bulunur.

GÖZENEKLERİ TEMİZLEME VE TONİK ETKİSİ 

Limon yağı, doğal bir tonik olarak kullanılabilir ve cildin pH dengesini korumada etkili olabilir. Gözenekleri derinlemesine temizleyerek ciltteki fazla yağın kontrol altına alınmasına destek olur. Cildin yüzeyindeki kiri ve ölü hücreleri nazikçe temizler, bu sayede cildin daha parlak ve taze görünmesini sağlar.

Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SAĞLIK

Erken teşhis ve taramalar hayat kurtarır

Published

on

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Kanserle Savaş Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada tarama oranlarının artırılmasının önemine dikkat çekti.

Kanser, dünya genelinde en önemli sağlık sorunlarından biri olmaya devam ediyor. Her yıl milyonlarca insanı etkileyen bu hastalıkla mücadelede en kritik unsurlardan biri erken teşhis. Bu nedenle 1-7 Nisan tarihleri, kanserin önlenmesi ve erken teşhisin öneminin vurgulanması amacıyla “Kanserle Savaş Haftası” olarak anılıyor.

KANSER TARAMALARININ ÖNEMİ

Kanser, erken evrede tespit edildiğinde tedavi başarısı büyük ölçüde artıyor. Erken teşhis, hastalığın kontrol altına alınmasını sağlarken, tedavi süreçlerini de kolaylaştırıyor. Meme kanseri, rahim ağzı kanseri, kolon kanseri gibi bazı türlerde düzenli taramalar sayesinde hastalık belirtiler ortaya çıkmadan önce tespit edilebilir.

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği (KTTB) de Kanserle Savaş Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada tarama oranlarının artırılmasının önemine dikkat çekti. Açıklamada, “Tarama yüzdemiz yüzde 10’lardan yüzde 70’lere çıkarılmalı” ifadeleri kullanılarak, toplumun kanser taramalarına daha fazla yönlendirilmesi gerektiği vurgulandı.

HANGİ KANSERLER İÇİN TARAMA YAPILMALI?

Sağlık uzmanları, aşağıdaki kanser türleri için düzenli taramaların kritik olduğunu belirtiyor:
• Meme Kanseri: 40 yaş üstü kadınların düzenli olarak mamografi çektirmesi önerilmektedir.
• Rahim Ağzı (Serviks) Kanseri: 21 yaşından itibaren düzenli olarak Pap smear ve HPV testleri yaptırılmalıdır.
• Kalın Bağırsak (Kolon) Kanseri: 50 yaş üstü bireylerin belirli aralıklarla kolonoskopi yaptırması önemlidir.
• Akciğer Kanseri: Sigara içen veya risk grubunda bulunan bireyler için düşük doz bilgisayarlı tomografi önerilmektedir.

TOPLUMSAL FARKINDALIĞIN ARTMASI GEREKİYOR

Kanserle mücadelede taramalar kadar sağlıklı yaşam alışkanlıklarının benimsenmesi de önemlidir. Sağlıklı beslenme, sigara ve alkol kullanımından kaçınma, düzenli egzersiz ve stres yönetimi, kanser riskini önemli ölçüde azaltabilir. Ayrıca, kanser hakkında bilinçlenmek ve düzenli sağlık kontrolleri yaptırmak, erken teşhis oranlarını artıracak

Uzmanlar, Kanserle Savaş Haftası’nın toplumda farkındalık yaratma açısından önemli bir fırsat sunduğunu belirtiyor. KTTB’nin de vurguladığı gibi, tarama oranlarının artırılması, bireylerin sağlıklı bir gelecek için adım atmasını sağlayacak.

Continue Reading

SAĞLIK

24 mart Dünya tüberküloz günü

Published

on

Dünya Tüberküloz Günü, her yıl 24 Mart’ta kutlanan ve tüberküloz hastalığına dikkat çekmeyi amaçlayan küresel bir farkındalık günüdür.

Bu tarih, 1882 yılında Dr. Robert Koch’un, tüberküloza neden olan Mycobacterium tuberculosis bakterisini keşfettiği günü anmak amacıyla belirlenmiştir.

TÜBERKÜLOZ NEDİR?

Tüberküloz (TB), akciğerleri etkileyen ancak diğer organlara da yayılabilen bulaşıcı bir hastalıktır. Hapşırık ve öksürük yoluyla havaya saçılan bakterilerle yayılır. Bağışıklık sistemi zayıf kişiler, yetersiz beslenenler ve kalabalık yaşam alanlarında bulunanlar daha büyük risk altındadır.

DÜNYA GENELİNDE TÜBERKÜLOZ

• Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre, her yıl yaklaşık 10 milyon kişi tüberküloza yakalanıyor.

• Her yıl 1,5 milyon insan tüberküloz nedeniyle hayatını kaybediyor.

• HIV/AIDS ile birlikte görülen en ölümcül enfeksiyonlardan biridir.

• Aşı (BCG aşısı) ve ilaç tedavisi ile önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır.

TÜRKİYE VE KKTC’DE DURUM

• Türkiye’de tüberküloz, geçmiş yıllara göre büyük oranda kontrol altına alınmış durumdadır.

• Sağlık Bakanlığı’nın Verem Savaşı Dispanserleri, hastalığın takibini yapmaktadır.

• KKTC’de de benzer önlemler alınmakta olup, düzenli tarama programları uygulanmaktadır.

DÜNYA TÜBERKÜLOZ GÜNÜ’NDE NE YAPILIYOR?

• Sağlık otoriteleri, halkı bilinçlendirmek için etkinlikler düzenliyor.

• DSÖ ve sivil toplum kuruluşları, tüberkülozla mücadeleye dikkat çeken kampanyalar yapıyor.

• “Tüberkülozu Bitirelim” gibi küresel hedefler belirlenerek hastalığın sona erdirilmesi için çalışmalar yürütülüyor.

Sonuç olarak, tüberküloz halen dünya çapında ciddi bir sağlık sorunu olmaya devam ediyor. Dünya Tüberküloz Günü, bu hastalıkla mücadelede farkındalık yaratmak ve önleyici adımlar atılmasını sağlamak için önemli bir fırsat sunuyor.

Continue Reading

SAĞLIK

Yalnızlığın fiziksel sağlık üzerindeki korkunç etkileri

Published

on

Yapılan araştırmalar, güçlü sosyal bağlardan yoksun bir yaşamın, insan sağlığı için günde 15 sigara içmek kadar tehlikeli olduğunu ortaya koyuyor.

Bilimsel çalışmalar; yalnızlığın fiziksel problemlerin yanı sıra alkol ve uyuşturucu bağımlılığı, yeme bozuklukları, depresyon ve intihar gibi riskleri de artırabileceğini gösteriyor.

2010 yılında yapılan kapsamlı bir araştırma, sosyal bir yaşamın, hayatta kalma şansını yüzde 50 oranında artırabildiğini gözler önüne serdi.

Yalnızlığın “günde 15 sigara içmek kadar sağlığa zararlı” olabileceğini belirten uzmanlar, modern dünyada yetişkinlerin büyük bir kısmının yalnız hissettiğini vurguladı.

Charity Age UK, Birleşik Krallık’ta yaklaşık bir milyon yaşlının sürekli yalnız hissettiğini, 65 yaş üstü kişilerin ise 4 milyondan fazlasının yalnız yaşadığını rapor etti.

Ancak birçok kişi, yalnız hissettiğini açıkça ifade etmekten çekiniyor, bu nedenle yalnız hisseden kişilerin sayısı hakkında net verilere varılamıyor.

The Sun’da yer alan habere göre; sosyal etkinliklerden kaçınma, günlük rutinlerde değişiklik yapma (örneğin yemek yapmayı, görünüşe özen göstermeyi veya erken kalkmayı bırakma), uyku problemleri ve sürekli düşük ruh hali gibi etkenler, zamanla kişide özgüven kaybı yaratabilir. Bu durum, yalnız kalma isteğini daha da tetikler.

Centers for Disease Control and Prevention yazarları; ötekileştirilme, fiziksel sakatlıklar, psikiyatrik hastalıklar, dil engelleri ve sevilen birinin kaybı gibi durumları, bireysel risk faktörleri olarak değerlendiriyor.

Yalnızlığın uzun vadede kalp hastalıkları, Tip 2 diyabet ve demans gibi hastalıklara yakalanma olasılığını artırdığının altını çizen araştırmacılar, bu etkilerden korunmak için daha sosyal bir yaşamı tavsiye ediyor.

Continue Reading