Connect with us

DÜNYA

G7 ülkeleri Orta Doğu’da gerilimi düşürme çağrısı yaptı

Published

on

Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye’nin Tahran’da uğradığı suikast sonucu öldürülmesinin ardından Orta Doğu’da tansiyon yükselirken, G7 ülkelerinin dışişleri bakanlarından konuya ilişkin ortak yazılı açıklama geldi. “Bizler, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri’nden oluşan G7 ülkelerinin Dışişleri Bakanları ve AB Yüksek Temsilcisi olarak, Orta Doğu’da artan ve bölgede daha geniş çaplı bir çatışmanın fitilini ateşleme riski bulunan gerilimden duyduğumuz derin endişeyi ifade ediyoruz” denilen açıklamada, “Bir kez daha, ilgili tüm tarafları mevcut yıkıcı misilleme şiddeti döngüsünü sürdürmekten kaçınmaya ve gerilimi düşürecek yapıcı girişimlerde bulunmaya çağırıyoruz” ifadeleri kullanıldı. Açıklamada, “Orta Doğu’da gerilimin daha da tırmanmasından hiçbir ülke ya da ulusun kazançlı çıkmayacağı” kaydedildi.

Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

DÜNYA

İsrail ordusu: Hizbullah’ın lideri Hasan Nasrallah’ı öldürdük

Published

on

İsrail ordusu, Beyrut’un güneyindeki Dahiye bölgesine gerçekleştirdiği hava saldırısında Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ı öldürdüklerini iddia etti.

Ordu sözcülüğünden yapılan açıklamada, “Beyrut’un güneyindeki Hizbullah’ın kalesi niteliğindeki Dahiye bölgesine cuma akşamında düzenlenen saldırıda Hizbullah’ın kurucu liderlerinden ve mevcut Genel Sekreteri Nasrallah’ın yanı sıra grubun Güney Komutanı Ali Keraki ve diğer liderlik kadrosunu öldürdük.” ifadelerine yer verildi.

Hizbullah, Dahiye’ye düzenlenen saldırıda Nasrallah’ın öldürüldüğü yönündeki iddialara ilişkin sessizliğini koruyor.

HASAN NASRALLAH KİMDİR?

Lübnan Hizbullahı Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, 31 Ağustos 1960’da başkent Beyrut’ta dünyaya geldi.

Nasrallah, ülkenin güneyinde yer alan Sur kenti sakini babasının iş bulmak için geldiği Beyrut’un kuzeydoğusundaki Burc Hamud bölgesinde doğdu.

Lübnan’da iç savaşın başladığı 1975 yılında 15 yaşında olan Nasrallah, ailesiyle birlikte memleketi Sur kentine bağlı el-Bazuriye köyüne döndü ve orada Şiî Emel Hareketi’ne katıldı.

Irak ve İran’daki Şii merkezlerindeki “havza” diye adlandırılan okullarda dini eğitim alan Nasrallah, daha sonra Lübnan’a dönerek Emel Hareketi’nin lideri Abbas Musevi’nin kurduğu okulda öğrenim gördü.

İsrail’in 1982’de Lübnan’ı işgal etmesinden sonra Hizbullah örgütüne katıldı. Abbas Musevi’nin 1992’de İsrail tarafından öldürülmesinden sonra 12 Şubat 1992’de Hizbullah’ın genel sekreteri seçildi.

İsrail – Lübnan Savaşı sırasında 14 Temmuz 2006’da Nasrallah’ın birkaç saat önce ziyaret ettiği büro, İsrail’in attığı bombalarla imha edildi. Ancak Nasrallah, sağ kurtulmayı başardı.

Hizbullah’ın 2000 yılında güney Lübnan’ın 22 yıl süren İsrail işgalinden kurtarılmasında ve ardından Temmuz 2006 savaşında İsrail’e karşı oynadığı rol, Nasrallah’a büyük prestij kazandırırken, 2006 Lübnan Savaşı’nın galibi, birçok Orta Doğu ülkesinde Hizbullah olarak görüldü.

Nasrallah ayrıca Lübnanlı ve Arap esirler ile İsrail tarafından alıkonulan direnişçilerin cesetlerinin iade edilmesi için takas anlaşması yapılmasında da önemli bir rol oynadı.

Hamasetli konuşmaları ve güçlü kişiliği, Arap ve İslam dünyasında kendisine popülerlik kazandıran faktörler olurken, konuşmaları geniş yankı ve ilgi gördü.

Ancak 2011’de patlak veren Suriye devriminin bastırılmasında Hizbullah’ın Beşşar Esed rejiminin yanında yer almasının ardından Nasrallah bu popülerliğini büyük oranda kaybetti.

Hizbullah, İran’ın desteklediği diğer silahlı hareketlerle birlikte, Esed rejiminin Suriye’de devrimcilere karşı başlattığı savaşa katılmak suretiyle Suriye’nin birçok kasaba ve şehrinde katliamlar gerçekleştirerek milyonlarca Suriyelinin yerinden edilmesine katkıda bulundu. Bu da Hizbullah’a, onun yönetimine ve özellikle de Nasrallah’a ciddi eleştirilerin yöneltilmesine neden oldu.

Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugaylarının, “Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlere yönelik sürekli ihlallere karşılık verme” gerekçesiyle İsrail’e 7 Ekim 2023’te kapsamlı saldırı düzenlemesi üzerine Nasrallah’ın adı tekrar gündeme geldi.

Nasrallah, Filistin direnişini desteklemek için Lübnan’ın güneyinde İsrail’e karşı bir cephe açıldığını duyurdu ve bu cephenin Gazze’deki savaş bitene kadar sakinleşmeyeceğini birçok konuşmasında söyledi.

Bununla birlikte Nasrallah açılan bu cephenin Filistin’e destek cephesi olduğunu vurgulayarak, İsrail’le topyekün bir savaşa girmek istemediklerini ima etti.

Continue Reading

DÜNYA

Avrupa’yı vuran fırtınada can kaybı 22’ye yükseldi: On binlerce kişi tahliye edildi

Published

on

Boris Fırtınası’nın yol açtığı şiddetli yağışlar sonucu Romanya’da 7, Polonya’da 7, Avusturya’da 5, Çekya’da 3 kişinin hayatını kaybetmesiyle toplam can kaybı 22’e yükseldi.

Orta ve Doğu Avrupa’yı vuran Boris Fırtınası’nın yol açtığı şiddetli yağışların bilançosu ağırlaşıyor.

Polonya’nın güneyinde hafta sonunda bu yana etkili olan fırtınanın beraberinde getirdiği şiddetli yağış, Aşağı Silezya (Dolny Slask), Yukarı Silezya (Gorny Slask), Opole ve Lubusz Voyvodalıklarında nehirleri taşırdı, çok sayıda çok yerleşim yeri sular altına kaldı.

Polonya Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamada, fırtınada hayatını kaybedenlerin sayısının 7’ye yükseldiği belirtildi.

Aşırı yağış ve su baskınlarının savaş alanına çevirdiği Stronie Slaskie, Klodzka, Glucholazy, Ladek Zdroj kentlerinde ise 10’u aşkın kişinin kaybolduğu aktarıldı.

Doğal afet durumu ilan edilen Aşağı Silezya, Yukarı Silezya, Opole ve Lubusz bölgelerinde okullar tatil edilirken, Polonya Başbakan Donald Tusk selden etkilenen bölgeler için 1 milyar zloti (230 milyon euro) bütçe ayırdıklarını açıkladı.

 

Fırtınanın etkili olduğu bölgede 60 bine yakın aboneye elektrik verilemezken, yetkililer şehir şebekesinden su içmemeleri konusunda vatandaşlara uyarıda bulundu. Aşırı yağışların aralıksız devam ettiği bölgede 80’den fazla nehrin alarm seviyesini geçtiği belirtildi.

Polonya’nın güneybatısındaki büyük şehirlerden Wroclaw ve Opole ise taşan onlarca nehirden gelen büyük su baskınlarına hazırlanıyor.

ROMANYA’DA 7, AVUSTURYA’DA 5, ÇEKYA’DA 3 CAN KAYBI

Boris Fırtınasının vurduğu Avusturya’da ise ölü sayısı, Aşağı Avusturya eyaletine bağlı Tulln an der Donau kasabasında Tuna Nehrinin yükselmesi sonucu 81 yaşındaki bir kadının evinde boğulmasıyla 5’e yükseldi.

Tamamı afet bölgesi ilan edilen Aşağı Avusturya’da bugün itibarıyla yağmurun hızını kaybetmeye başladığı, nehirlerdeki su seviyesindeki artışın durduğu belirtildi.

Fırtınanın etkili olduğu Çekya’nın Bruntal ve Krnov kasabalarında ise 3 kişinin hayatını kaybettiği açıklandı.

Çekya polisi başkent Prag’ın 235 kilometre doğusundaki Lipova-lazne köyü yakınlarında nehre düşen araca ulaşırken, araçtaki 3 kişi bulunamadı. Kayıp 7 kişiyi arama çalışmaları sürerken, evlerinden tahliye edilenlerin sayısının 12 bini aştığı aktarıldı.

Yağışlı havanın ülkenin kuzeyi ve doğusundan güneyine doğru kaydığı belirtilirken, güneyde nehirlerin taşma riskine karşı alarm durumuna geçildi.

Romanya’da ise Galati’ye bağlı Girivita köyünde 1 kişinin daha cansız bedenine ulaşıldığı, geçtiğimiz cumartesiden bu yana etkili olan yağışlar nedeniyle ölü sayısının 7’ye yükseldiği bildirildi. Selden en çok etkilenen Galati’de 5 bin 400 evde hasar meydana geldiği belirtildi.

Continue Reading

DÜNYA

İnsanlık tarihinin en büyük felaketi 2. Dünya Savaşı

Published

on

Nazi Almanyası’nın 1 Eylül 1939’da Polonya’ya saldırmasıyla başlayan İkinci Dünya Savaşı, yaklaşık 80 milyon kişinin ölümüne yol açarken insanlık tarihinin en büyük felaketlerinden biri kabul edilen bu olayın üzerinden 83 yıl geçti.

Birinci Dünya Savaşı’nın neden olduğu yıkım ve sefaleti henüz tam anlamıyla atlatamamış dünya, 20 yıl sonra ırkçı, antisemitist Alman diktatör Adolf Hitler’in Nazi ideolojisiyle yönettiği ülkesini, bir dünya imparatorluğuna dönüştürme hevesine, milyonlarca can kaybına, soykırıma, savaş suçuna ve atom bombalarının kullanıldığı insan eliyle meydana getirilmiş en büyük felakete dönüştü.

Avusturya ve eski Çekoslovakya’yı 1938’de çeşitli gerekçelerle topraklarına dahil eden Hitler, Polonya’ya yönelik sürdürdüğü yoğun propagandayla bu ülkeye saldırma niyetinde olduğunun sinyallerini veriyordu.

Polonya’nın işgaliyle 6 yıl sürecek yıkım süreci başladı

Polonya’nın Gliwice kentinde, daha sonra Nazi Schutzstaffel (SS) adı verilen paramiliter oluşuma bağlı kişiler tarafından yapıldığı ortaya çıkan Almanya karşıtı bir radyo yayınını gerekçe gösteren Hitler, 1 Eylül 1939’da askerlerine bu ülkeyi işgal etme emrini vererek 6 yıl sürecek 2. Dünya Savaşı’nın fitilini yakmış oldu.

Hitler’in Almanya’da iktidarı ele geçirdiği 1933-39 yıllarında yaptıklarına göz yuman Birleşik Krallık ve Fransa, Polonya işgali karşısında sessizliğini bozarak 3 Eylül’de Nazilere savaş ilan etti.

Japonya İmparatorluğu’nun yayılmacı politikaları

Avrupa’da bu gelişmeler yaşanırken Uzak Doğu’da bir başka devlet eski Japonya İmparatorluğu da yayılmacı politikalar izleyerek önce 1937’de Çin’e daha sonra 1938’de sınır gerginliğini gerekçe göstererek eski Sovyetler Birliği’ne savaş açtı.

Kasım 1941’de ABD’nin Pearl Harbor Limanı’na saldıran Japonlar, tarafsız kalacağını açıklayan ABD’nin de savaşa dahil olmasına neden oldu.

Savaş Afrika ve Akdeniz’e ulaştı

Hitler’le 1936’da ittifak kuran İtalya’nın faşist diktatörü Benito Mussolini’nin 1940’da Fransa ve İngiltere’nin Afrika’daki sömürgelerine saldırmasıyla savaş bu kıtanın yanı sıra Akdeniz’e de sıçramış oldu.

Polonya’nın işgali öncesinde Almanya ve Rusya arasında kurulan saldırmazlık paktı nedeniyle bu ülke iki güç tarafından bölüşülürken Sovyetler, paktı bir fırsat olarak değerlendirip Finlandiya, çoğu Baltık ülkesi ve Romanya’nın bazı bölgelerini ilhak etti.

Bu süreçte Fransa dahil çok sayıda Avrupa ülkesini istila eden Hitler, 1941’de eski Sovyetler Birliği’ne saldırarak bir yandan savaşın Rusya’ya doğru genişlemesine yol açarken diğer yandan savaşan tarafların tam belirlenmesine neden oldu.

Mihver ve Müttefikler

Dünya genelinde 60’ın üzerinde ülkenin doğrudan ya da dolaylı katıldığı İkinci Dünya Savaşı’nda iki karşıt ittifak kuruldu.

Almanya, İtalya ve Japonya’nın başını çektiği “Mihver” adı verilen birliğe karşı, İngiltere ve ABD’nin öncülüğündeki Batılı ülkelere daha sonra Sovyetler Birliği ve Çin’in de katılmasıyla meydana gelen “Müttefikler” yer aldı.

Kara, hava ve deniz birliklerinin karşı karşıya geldiği savaşta dünya genelinde yaklaşık 110 milyon kişi silah altına alındı.

Avrupa’da Türkiye dahil 6 ülke savaşa katılmadı

Neredeyse bütün kıtalara yayılan savaşa Avrupa’da İrlanda, İsveç, İsviçre, İspanya, Portekiz müdahil olmazken fiilen savaşa katılmayan Türkiye, 1945’de Müttefikler’e katıldığını duyurdu.

1939-41 yıllarında savaşın belirleyici tarafı konumundaki Mihver ittifakı, Japonya’nın ABD’ye saldırması ve Almanya’nın Rusya ile kurduğu paktı ihlal etmesiyle kan kaybetmeye başladı.

Stalingrad Muharebesi savaşın dönüm noktası

Gelişmiş silahlara ve donanımlı insan gücüne sahip ABD’nin Birleşik Krallık’ın başını çektiği ittifakın yanında yer alması, Müttefikler’in elini ciddi anlamda güçlendirdi. Ancak savaşın en önemli dönüm noktalarından birini, Rusya’nın güneyinde yer alan o günkü adıyla Stalingrad’daki (daha sonra kentin adı Volgograd olarak değiştirildi) muharebe oldu.

Uzmanların, Hitler’in en büyük stratejik hatası olarak değerlendirdikleri Rusya’ya saldırma hamlesi, Nazi Almanyası için sonun başlangıcı oldu. 1942-43 yıllarında süren Stalingrad Muharebesi’nde şiddetli çatışmalar ve soğuk kış şartları nedeniyle yaklaşık 2 milyon asker öldü. Kızıl Ordu’nun buradaki zaferi, Mihver ittifakının doğudaki güçlerini kaybetmesinin ve Rusya’nın karşı taarruza geçmesinin yolunu açtı.

Doğudan Rusya’nın hızlı ilerleyişi, Müttefiklerin İtalya’ya girişi, Mihver güçlerini geri çekilmeye zorladı. Sovyetler Birliği ve Batılı güçlerin 1945’de Almanya’yı istilasıyla Berlin’e sıkışan Hitler ve eşi Eva Braun’un 30 Nisan 1945’de intihar etmesi sonrasında 8 Mayıs 1945’de Nazilerin koşulsuz teslimiyeti kabul etmesiyle Avrupa’da savaş sona erdi.

Almanya’nın başlattığı savaş Japonya’nın teslim olmasıyla sona erdi

Ancak Müttefikler’in koşullarını kabul etmeyen Japonya’nın, verdiği kayıplara rağmen teslim olmayı reddetmesi üzerine 6 Ağustos 1945’de Hiroşima’ya ve 9 Ağustos’ta da Nagazaki’ye ilk atom bombalarını atan ABD, Tokyo yönetimini teslim olmaya zorladı. Japonya’nın 2 Eylül 1945’de resmen teslim olmasıyla 2. Dünya Savaşı sona erdi.

Savaşın acı bilançosu

Bu küresel savaşta 80 milyonun üzerinde insan hayatını kaybederken Yahudi düşmanı Naziler, 6 milyona yakın Musevi’yi katlederek bu halka soykırım uyguladı. Savaş ve insanlık suçlarının işlendiği 6 yıllık süreçte Nazi ideolojisince sakıncalı görülen, engelli bireylerin yanı sıra “ari ırk olarak değerlendirilmeyen” Romanlar katledildi.

Japonya ise Çinlilere karşı katliamlara girişti. Savaş, insanlık tarihinin gördüğü en korkunç bilimsel araştırmaların yapıldığı bir dönem olarak da tarihte yerini aldı.

Alman araştırmacılar, savaş esirleri ve toplama kamplarındaki siviller üzerinde çeşitli deneyleri narkoz kullanmadan yaparken birçok insan bu deneylerde hayatlarını kaybetti ya da sakat kaldı.

Josef Stalin diktatörlüğündeki eski Sovyetler Birliği’nin Sibirya bölgesindeki zorunlu çalışma kamplarında ise çok sayıda savaş tutuklusunun şiddetli soğuk, yetersiz beslenme ve hijyen eksiklinden öldüğü tahmin ediliyor.

Savaş sonrası dünya

Almanya ve Uzak Doğu’da kurulan mahkemeler sonucunda üst düzey Nazi ve Japon yetkililer yargılanarak idam ve ömür boyu hapis cezalarına çarptırıldı.

Soykırım ve insanlık suçlarının yeniden tanımlandığı bu süreçte savaşı kazanan 5 ülkenin daimi üye olduğu Birleşmiş Milletler kuruldu.

Soğuk Savaş dönemi

Savaş sonrasında Avrupalı ülkeler ciddi anlamda güç kaybederken ABD ve Sovyetler Birliği atom bombasının da etkisiyle iki süper güç olarak öne çıktı.

Birleşik Krallık, Fransa, Hollanda gibi Avrupalı ülkelerin Afrika’daki çok sayıda sömürgesi ayaklanarak bağımsızlıklarını ilan etti.

Komünist Rusya ve kapitalist ABD arasındaki ideolojik çatışma Soğuk Savaş döneminin başlamasına yol açarken dünya iki kutba ayrıldı.

Almanya ve Kore gibi ülkelerin bölündüğü bu süreç, 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılması ve 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla sona erdi.

NATO ve Varşova Paktı

Soğuk Savaş döneminin hemen başında 1949’da ABD’nin başını çektiği kapitalist blok, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) adı verilen uluslararası askeri ittifakı kurdu. Buna karşı eski Sovyetler Birliği’nin öncülüğünde 8 sosyalist ülke 1955’de Varşova Paktı’na imza attı.

Continue Reading