Connect with us

TÜRKİYE

Erdoğan: Sistemler sistemi Çelik Kubbe ile hava savunmasında artık farklı bir klasmana çıkacağız

Published

on

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün gerçekleşen teslimatlar, verdiğimiz mücadelenin boşa gitmediğinin en somut delilidir. Sistemler sistemi Çelik Kubbe ile hava savunmasında artık farklı bir klasmana çıkacağız.” dedi.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ASELSAN Gölbaşı Yerleşkesi’nde düzenlenen, “Gelecek 50 Yıla Atılan Temeller”, Çelik Kubbe Teslimatları, Tesis Açılışları ve Oğulbey Teknoloji Üssü Temel Atma Töreni’nde konuştu.

Ağustosun millet için özel bir ay olduğunu ifade eden Erdoğan, Malazgirt, Çaldıran Savaşı, Mohaç Muharebesi ve Büyük Taarruz gibi kader tayin eden nice önemli zaferin bu ayda kazanıldığını anımsattı.

Sultan Alparslan’ı ve ordusundaki kahraman yiğitleri dün yad etmek üzere bu toprakların kapılarını açan Malazgirt’te olduklarını hatırlatan Erdoğan, önce Ahlat’ta ardından Malazgirt Meydanı’nda muhteşem bir buluşmaya imza attıklarını söyledi.

Erdoğan, 30 Ağustos’ta ise bu topraklardaki varlığı sonsuza dek mühürleyen büyük zaferi kutlayacaklarını kaydetti.

Bugün Zafer Haftası’nda bir başka gururun yaşandığını belirten Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetlerine güç katacak ve savunma sanayini bambaşka bir seviyeye taşıyacak üç değerli hamleyi birlikte yaptıklarını bildirdi.

Erdoğan, bunların ilkinin Çelik Kubbe, ikincisinin ASELSAN’ın 14 tesisinin açılışı, üçüncüsünün de Oğulbey Teknoloji Üssü’nün temelinin atılması olduğunu aktardı.

ASELSAN açısından bu tarihi günde sadece bir şirketin değil aynı zamanda bir milletin bağımsızlık yolculuğunun, alın terinin, azminin ve kararlılığının yeni bir safhasına hep birlikte şahitlik edildiğini vurgulayan Erdoğan, “Şehitlerimizin ruhlarını da şad edeceğine inandığım tüm bu adımların ASELSAN’ımıza, savunma sanayimize ve Türk Silahlı Kuvvetlerimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Bu vesileyle kuruluşundan itibaren 50 yıl boyunca ASELSAN çatısı altında Türk savunma sanayine katkılarda bulunmuş herkesi şükranla yad ediyorum.” dedi.

Erdoğan, şirket bünyesinde emek veren, ter döken yöneticisinden mühendisine ASELSAN ailesine de teşekkür etti.

“BUGÜN GERÇEKLEŞEN TESLİMATLAR, VERDİĞİMİZ MÜCADELENİN BOŞA GİTMEDİĞİNİN EN SOMUT DELİLİDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

“Bugün ilk olarak 460 milyon dolar değerinde dosta güven düşmana korku verecek toplam 47 araçtan oluşan Gök Kubbe sistemlerini kahraman ordumuza kazandırıyoruz. Son yıllarda etrafımızda yaşanan sıcak çatışmalar, hava savunma ve radar sistemlerinin ne kadar mühim olduğunu ortaya koydu. İşi şansa bırakma gibi bir lüksümüzün olmadığının gayet bilincindeyiz. Çünkü, kendi radarını, kendi hava savunma sistemini, elektronik harp yeteneklerini geliştiremeyen hiçbir ülke açık ve net söylüyorum, mevcut güvenlik sınamaları karşısında bilhassa bölgemizde geleceğine güvenle bakamaz.

Masada olmakla menüde olmak arasındaki ince çizgiyi belirleyen unsur, hava savunma ve taarruz kabiliyetlerinizdir. Bu anlayışla, gerekli adımların öncesinde atmaya başladığımız bu inşa ve ihya sistemi hamdolsun ciddi yol alıyor. Çok kısa sürede tüm engellere rağmen çok ciddi yol aldık. Bugün gerçekleşen teslimatlar verdiğimiz mücadelenin boşa gitmediğinin en somut delilidir.”

Salona gelmeden önce sistemleri yerinde görme ve inceleme fırsatı olduğunu dile getiren Erdoğan, “Şunu açık yüreklilikle ifade etmek isterim ki adeta bir gövde gösterisine tanık oldum. Ürünlerimiz karşısında bu milletin bir ferdi olarak kıvanç duydum.” diye konuştu.

Teslim edilecek bir adet siper uzun menzilli hava savunma sistemi ve ona bağlı 10 aracın ülkenin hava savunmasında bir dönüm noktası olduğuna dikkati çeken Erdoğan, üç adet hisar orta menzilli hava savunma sistemi ve toplam 21 aracın caydırıcılığının orta menzilde daha da güçlendireceğinin altını çizdi.

“ÇELİK KUBBE İLE HAVA SAVUNMASINDA ARTIK FARKLI BİR KLASMANA ÇIKACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “KORKUT hava savunma sistemi ile erken ihbar radarlarımız sahada gözümüz ve kulağımız olarak görev yapacak. Yedi adet PUHU ve iki adet REDET elektronik harp sistemi ise bu alanda ülkemizi bir üst lige taşıyacak. Emeği geçenleri canı gönülden tebrik ediyorum. Elbette burada durmayacak daha fazla sayıda sistemi yeni yeteneklerle birlikte geliştirecek ve envantere kazandırmayı sürdüreceğiz. Sistemler sistemi Çelik Kubbe ile hava savunmasında artık farklı bir klasmana çıkacağız.” ifadelerini kullandı.

ASELSAN’ın Çelik Kubbe’de sistem geliştirmenin yanı sıra kritik bir rolü daha bulunduğuna işaret eden Erdoğan, sahadaki bütün sistemlerin birbiriyle anlık haberleşmesini ve entegre çalışmasını sağlayacak yapay zeka destekli komuta kontrol yazılımını da ASELSAN’ın geliştirdiğini kaydetti.

Erdoğan, Çelik Kubbe’nin omurgasını oluşturacak bu yazılım sayesinde sahadaki yüzlerce hava savunma sisteminin tek bir sistem gibi hareket edeceğini bildirdi.

Erdoğan, savunma sanayisinde üstünde titizlikle durulması gereken alanların en başında seri üretim konusunun geldiğini, geliştirilen yüksek teknolojili ürünlerin çok daha hızlı, verimli ve yüksek adetlerde üretilmesi gerektiğini belirtti.

Erdoğan, ASELSAN’ın ve diğer savunma şirketlerinin son dönemde bu konuya verdiği önemi memnuniyetle takip ettiğini dile getirerek, şunları kaydetti:

“Bugün açılışını yaptığımız 280 milyon dolar değerindeki 14 tesisle üretim kapasitemizi ciddi şekilde artırıyoruz. Hizmete aldığımız tesisler arasında hava savunma sistemleri tasarım ofisi, radar üretim ve entegrasyon ilave tesisi, ileri mühendislik malzemeler araştırma geliştirme tesisi, elektro optik sistemler tasarım ofisi, güdümlü mühimmat sistemleri tesisi, Teknopark İstanbul Araştırma Geliştirme Merkezi ve daha birçok kritik altyapı bulunuyor. Bu tesisler, yaklaşık 4 bin kişiye nitelikli istihdam sağlama yanında genç mühendislerimize yeni çalışma alanları açacaktır. Bunların da hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Bugün ayrıca geleceğimizi inşa edecek dev bir yatırımın da temelini atıyoruz. ASELSAN’ın ikinci 50 yılına yakışacak dev bir yerleşkede ilk betonu bugün döküyoruz. Oğulbey Teknoloji Üssü 1,5 milyar dolarlık yatırım büyüklüğüyle son yılların en büyük sanayi yatırımlarından biri olacaktır.”

Bu yatırımın, Cumhuriyet tarihinin tek seferde yapılan en büyük savunma sanayi yatırımı olduğunun altını çizen Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

“Burası ayrıca Avrupa’nın en büyük entegre hava savunma tesisidir. Şunu da özellikle vurgulamak isterim. ASELSAN savunma sanayimizin adeta kalbi durumunda olduğu için bu yatırım tüm sektör için kritik bir eşik olacaktır. Bakınız şu an içinde bulunduğumuz Gölbaşı Yerleşkesi 800 dönüm büyüklüğünde bir alan. Ben 2015 yılında ASELSAN’ın 40. yılında bu yerleşkedeki ilk tesisin açılışını yapmanın gururunu yaşamıştım. O zaman bana bilgi veren arkadaşlarımız, en az 30 senelik büyüme planlarını karşılayacak bir alana kavuştuklarını söylemişlerdi. 10 yıl içinde savunma sanayimiz ve ASELSAN öyle bir büyüme gösterdi ki bugün bu yerleşkenin tamamı dolmuş durumda. Biz de ilgili kurumlarımızla yeni bir yerleşke için gerekli adımları attık. Türkiye Yüzyılı’na yakışan bir vizyonla 900 futbol sahasından daha büyük 6 bin 500 dönümlük bir alanı ASELSAN’a tahsis ettik.”

“LAF ÜRETMİYORUZ, İCRAAT YAPIYORUZ”

Laf üretmediklerini ve icraat yaptıklarını vurgulayan Erdoğan, burada ASELSAN’dan ikinci bir ASELSAN daha doğduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Oğulbey Teknoloji Üssü, 585 bin metrekare kapalı alan ve 132 bin metrekare temiz oda, laboratuvar ve üretim alanı ile bölgenin en ileri savunma teknolojileri merkezlerinden biri olacaktır. Bu yatırım ASELSAN’ın seri üretim kapasitesini 2 katından fazla arttırarak ülkemizi sadece bölgesinde değil dünyada da öncü bir konuma taşıyacak.Teknoloji üssünün bir an önce tamamlanması için yürütülen çalışmaların takipçisi olacağım. İnşallah, yoğun bir gayretle 2026’nın ortasında ilk tesisi devreye alacağız. Tabii burada yapacağımız iş betonla demirle çimento ile ilgili bir iş değil. Burada yapacağımız iş teknolojiyle, AR-GE ile tasarımla üretimle ilgili bir iş.

Bu tesisler, gençlerimiz için hayallerinin peşinden koşabilecekleri en yüksek teknolojiler üzerinde çalışabilecekleri bir ortam sunacak. Genel müdürümüz konuşmalarında çok sevindirici bir hususu dile getirdi. Yurt dışından ASELSAN’a dönen mühendislerimizin sayısının nasıl arttığından bahsetti. Teknolojiye yatırım yapmanın işte böyle kıymetli bir tarafı var. Olay sadece para değil, insan, insan, insan. Ana muhalefetin başını çektiği bir kesim bu ülkenin pırıl pırıl gençlerine umutsuzluk, karamsarlık kendi ülkesinden adeta nefret etmeyi aşılarken biz gençlerimize yepyeni ufuklar kazandırıyoruz. Birileri Türk gençliğini soygunculara savunmak için sorumsuzca sokağa boykota ve adeta şiddete çağırırken biz TEKNOFEST gençliği olarak meydanlara çağırıyoruz.”

Erdoğan, gençleri milli teknoloji hamlesinin öncüleri olarak gördüklerinin altını çizerek, “Hangi görüşe, fikre, kökene mensubu olursa olsun sınırlarımız içinde ve yurt dışındaki tüm gençlerimizi dünya markası şirketlerimizde Türkiye’nin müreffeh geleceğini birlikte inşa etmeye davet ediyoruz.” ifadesini kullandı.

ASELSAN’ın sadece bir şirket olmadığını, aynı zamanda bir milletin hafızasında derin izler taşıyan destansı bir yolculuğun sembolü olduğunu kaydeden Erdoğan, tam 50 yıl önce 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nda yaşanan acı tecrübeleri hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “O gün kendi silahını kendi haberleşme sistemini üretemeyen bir milletin nasıl ağır bedeller ödediğini gördük. İşte o gün milletimizin vicdanında bir kıvılcım çaktı ve o kıvılcım 1975’te kurulan ASELSAN ile dev bir meşaleye dönüştü.” dedi.

Bir avuç idealist mühendisin 50 yıl önce mütevazı imkanlarla attığı adımın bugün 11 araştırma geliştirme merkezine ve 12 bin 500’den fazla çalışana, dünyanın en hızlı büyüyen 10 savunma sanayi şirketinden biri haline geldiğine dikkati çeken Erdoğan, Türk ordusunun ihtiyaçlarının yüzde 80’lere varan oranda yerli sistemlerle karşılandığını vurguladı.

“DİPLOMATİK ETKİNLİĞİMİZİ ARTIRIYORUZ”

Erdoğan, yerli savunma sistemleri sayesinde yurt dışına gidecek büyük bir kaynağın Türkiye’de kalmasının sağlandığını belirterek, “Sistemlerimizi dost ve müttefiklerimizin de kullanımına sunuyor, diplomatik etkinliğimizi artırıyoruz. Geçtiğimiz yıl sektörde 7 milyar doları aşan bir ihracat gerçekleştirdik.Bu senede oldukça iyi gidiyoruz.” dedi.

Savunma ve havacılık ihracatının geçen ay, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 128,9 artışla 989,6 milyon dolara ulaştığını hatırlatan Erdoğan, ocak-temmuz döneminde toplam ihracatın yüzde 38,6 artarak 4 milyar 591 milyon dolara yükseldiğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yakaladığımız ivmeyi dikkate alınca birkaç sene içinde inşallah, 20 milyar dolar seviyesini yakalayacağımıza inanıyorum. Ülke olarak ekonomideki istiklal savaşımızı da kazanmak için yüksek katma değerli ürünleri geliştirmeli ve dünyaya ihraç etmeliyiz.” diye konuştu.

“ASELSAN’A GÜVENİYORUZ”

Bugün bir çok Avrupa ülkesinin savunma sanayinin öneminin yeniden farkına vardığına dikkati çeken Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

“Yıllarca ‘Savunma sanayi ölü yatırım’ tezini dillendirenler, ‘Bugün nasıl biz de bu yarışta yerimizi alırız’ telaşıyla adeta kendilerini paralıyor. Biz ise hamdolsun daha rahatız. Eksiklerimiz yok mu, var. Onları da süratle tamamlıyoruz. İşte bugün burada olduğu gibi kendimizi sürekli geliştiriyoruz. Doğru yoldayız, iyi durumdayız. İnşallah, daha da iyi olacağız. İnsanımıza, gençlerimize, mühendislerimize güveniyoruz. ASELSAN’a güveniyoruz. Bütün şirketlerimize güveniyoruz. Savunma sanayimizin bize çok daha mutlu çok daha gururlu günler yaşatacağını biliyoruz. İşte bu tören, bu inancımızı daha da sağlamlaştırdı.”

Erdoğan, Türkiye’de umut verici gelişmelerin olduğunu ve olmaya da devam edeceğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Bugün açılışını yaptığımız tesisler, teslimatını gerçekleştirdiğimiz sistemler ve temelini attığımız Oğulbey Teknoloji Üssü, hiç şüphesiz Türkiye’nin geleceğine bıraktığımız çok değerli miraslardandır. Bundan 50 yıl önce hayal bile edilemeyen imkanları bugün kendi mühendislerimiz, işçilerimiz, kendi evlatlarımız gerçeğe dönüştürüyor. İnşallah, önümüzdeki 50 yılda da Türkiye, sadece kendi ihtiyaçlarını karşılayan değil, teknolojisiyle dünyaya yön veren bir ülke olacaktır.

ASELSAN, inanıyorum ki bu yolda en fazla katkıyı sunan kurumlarımızdan birisi olacaktır. Çelik Kubbe teslimatlarının, yaptığımız açılışların ve yeni Oğulbey Yerleşkemizin ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum. Bu projelerde emeği geçen Milli Savunma Bakanlığımıza, Savunma Sanayii Başkanlığımıza, ASELSAN’a ve tüm kurumlarımıza teşekkür ediyorum. Türkiye Yüzyılı’na yakışan bir vizyon ortaya koyan ASELSAN yönetimini, mühendislerimizi, teknisyenlerimizi gönülden tebrik ediyor, nice 50 yıllar diliyorum.”

Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

TÜRKİYE

CHP Genel Başkanı Özel hakkında soruşturma başlatıldı

Published

on

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP Genel Başkanı Özgür Özel hakkında, ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ ve ‘kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret’ suçlarından soruşturma başlattı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP Genel Başkanı Özgür Özel hakkında, Ümraniye’de düzenlenen partisinin mitinginde yaptığı konuşma nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” suçlarından resen soruşturma başlatıldığını bildirdi.

Başsavcılıktan yapılan açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel hakkında, bugün ilimizin Ümraniye ilçesinde düzenlenen partisinin mitinginde yapmış olduğu konuşmanın bir bölümünde, ‘İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütüne’ yönelik soruşturmaları yürüten yargı mensuplarımızı hedef alarak Sayın Cumhurbaşkanımıza hitapla ‘Bundan sonra, etrafındakine, talimat verdiğine, bizimle uğraşan itine, köpeğine sahip çık’ şeklinde sarf ettiği sözler nedeniyle ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ ve ‘kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret’ suçlarından resen soruşturma başlatılmıştır.”

Continue Reading

TÜRKİYE

Minguzzi cinayeti davasında gerekçeli karar açıklandı

Published

on

Kadıköy’de, 15 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi’nin bıçaklanarak öldürülmesine ilişkin suça sürüklenen B.B. ve U.B’nin 24’er yıl hapis cezasına çarptırıldığı, M.A.D. ve A.Ö’nün beraatine karar verildiği davada mahkeme gerekçeli kararını açıkladı.

Anadolu 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesince hazırlanan gerekçeli kararda, somut olayda B.B. ve U.B’nin öldürme kararını ne zaman aldıkları ve bu kararın ifası amacıyla ne zaman hazırlık hareketlerine başladıklarının şüpheden arındırılmış, net şekilde tespitinin yapılamadığı belirtildi.

Kararda, B.B. ve U.B. ile maktulün ilk karşılaşma ve öldürme eyleminin gerçekleşmesi arasında geçen sürenin yaklaşık 10-15 dakika kadar kısa bir süre olduğu nazara alındığında, B.B. ve U.B’nin suçun icra hareketine başlamadan evvel makul bir sürenin geçip, ulaştıkları ruhi sükunete rağmen bu kararlarından vazgeçmeyip eylemi gerçekleştirmeye yönelik karar verdiklerinin kabulünün mümkün olmayacağı, bu nedenle verilen cezada “tasarlayarak öldürme” nitelikli hali uygulanmadığı kaydedildi.

B.B. tarafından gerçekleştirilen bıçakla saldırı eylemindeki darbe sayısının çokluğunun ya da U.B’nin yere düşen maktule tekme atarak eyleme iştirak etmesinin, tek başına canavarca hisle hareket edildiğini göstermediği ifade edilen kararda, canavarca his halinin uygulanabilmesi için psikolojik olgunun saptanması gerektiği, suça sürüklenen B.B. ve U.B’nin canavarca hisle hareket ettiklerine ilişkin delil bulunmadığı ve bu nedenlerle gerekli şartlar oluşmadığı için bu yönden ceza verilmediği belirtildi.

Gerekçeli kararda, haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasının talep edildiği ancak tanık beyanı ve suça sürüklenen B.B. ve U.B’nin ifadelerinin birbirleriyle çelişiyor olması dikkate alındığında, mağdurun ilk haksız harekette bulunulduğunun tespit edilemediği ve suçun haksız tahrik altında işlendiği kanaati oluşmadığı bildirildi.

Kanunun çocukların gelişimlerini tamamlamamış olmaları gerekçesiyle yetişkinlerden farklı ceza miktarları belirlediği kararda, bu miktarlar arasında yaş ve bilinçle orantılı bir şekilde ceza miktarı tayin edilmesi gerektiği anımsatıldı.

Kararda, suça sürüklenen B.B. ve U.B’nin 15 yaşını bitirmiş olmalarına rağmen kendi yaş gruplarındaki bir kişiye göre suç ve eyleme yönelik bilinçlerinin fazla olduğu, B.B’nin U.B’ye cezaevinden gönderdiği mektupta “Ama kimseye de kendini ezdirme, kimseyi de ezme. Düzenini kur baba orada. Benim burada düzenim var.” şeklinde ifadeleriyle eyleme ilişkin bilinçlerinin anlaşıldığı dikkate alınarak, 24’er yıl hapisle cezalandırılmalarına karar verildiği belirtildi.

Gerekçeli kararda, suça sürüklenen B.B. ve U.B’nin eylemden sonra pişmanlıklarını yansıtır tutum ve davranışlarının heyetçe gözlemlenmemiş olması, eylem sonrasında metro kamera kayıtlarına yansıyan görüntülerde B.B’nin eylemi yanındaki arkadaşlarına anlatış şekli ve cezaevinde gönderilen mektup da dikkate alınarak cezalarda indirim yapılmadığı kaydedildi.

M.A.D. VE A.Ö. HAKKINDA VERİLEN BERAAT KARARININ GEREKÇESİ

Kararda, M.A.D. ve A.Ö’nün eyleme yardım etme suretiyle iştirak etmelerinden bahisle cezalandırılmalarının talep edildiği, ancak tanıkların beyanlarında eyleme iştirak ettiklerine ilişkin herhangi bir görgüsünün olmadığından bahsettiği belirtildi.

Dava kapsamında, M.A.D. ve A.Ö’nün maktul ile önceye dayalı bir tanışıklıklarının ve husumetlerinin olmadığının anlaşıldığı ifade edilen kararda, bu durumun maktulün ailesinin, M.A.D. ve A.Ö’nün ve tanıkların beyanları ile incelenen belge ve kayıtlar doğrultusunda anlaşıldığı kaydedildi.

Kararda, şu ifadelere yer verildi:

“İncelenen dijital materyaller ve iletişimin tespitleri dikkate alındığında suça sürüklenen çocukların birbirleriyle veya diğer suça sürüklenen çocuklar B.B. ve U.B. ile aralarında olay öncesinde olaya ilişkin herhangi bir yazışmanın tespit edilememesi, yine suça sürüklenen çocuklar ile aileleri arasında olay öncesinde yapılan ve olaya ilişkin bir yazışma olmaması ve her ne kadar görüntü kayıtlarında suça sürüklenen çocuklar zaman zaman bir arada bulunsalar da aralarında ne tür bir konuşma geçtiğinin tespit edilememesi nedeniyle M.A.D. ve A.Ö’nün eyleme iştiraklerini ortaya koyan kesin bir tespit bulunamamıştır.”

M.A.D. ve A.Ö’nün olay sırasında pazar yerinde olmasının yahut olay sonrasında B.B. ve U.B. ile aynı metrobüste olmalarının tek başına suça iştirak iradelerini göstermeyeceği kaydedilen kararda, her ne kadar M.A.D’nin perdeleme yaparak suçta kullanılan bıçağın temin edilmesini kolaylaştırdığı iddia edilmişse de görüntü kayıtlarında buna ilişkin net bir tespitin yapılamadığı ifade edildi.

Gerekçeli kararda, bilirkişinin kameranın bakış açısı, olay yerine olan uzaklığı, çözünürlük kalitesi gibi belirttiği nedenler ve “B.B’nin bıçağı sol kol bilek arasına koyarcasına hareket ettiği” tespiti birlikte değerlendirildiğinde, B.B’nin bıçak alma anını veya sonrasında saklama anını M.A.D’nin bildiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı vicdani kanıya varılmadığı belirtildi.

M.A.D. ve A.Ö’nün, B.B. ve U.B’nin yanlarında bulunarak suç iradesini cesaretlendirdikleri, maktulün korkmasına, direncinin kırılmasına sebebiyet verdikleri, suçun işlenmesini kuvvetlendirdikleri iddia edildiği belirtilen kararda, suç işleme iradesini etkileyen desteğin varlığının failin iç dünyasıyla alakalı olduğu, bu hususun kabulünün faillerin iç dünyalarının yorumlanması niteliği taşıyacağı ve dosya kapsamında maddi delil ile desteklenemediğinden suçun işlenmesinde bir etkileri olduğuna dair şüpheden uzak kanıya varılamadığı kaydedildi.

Kararda, M.A.D. ve A.Ö’nün, B.B. ve U.B’nin suçun işlenmesinde kullanılan araçları temin etmek, suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında maddi yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak, suç işleme kararını kuvvetlendirmek, suçun işlenmesinden sonra yardımda bulunmayı vaat etmek, suçun nasıl işleneceği konusunda yol göstermek şeklinde hangi eylemlerde bulunduklarının mahkumiyete yeterli delillerle sabit olmadığından beraatlerine karar verildiği belirtildi.

DAVANIN GEÇMİŞİ

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 24 Ocak’ta Mattia Ahmet Minguzzi’nin kaykay malzemesi almak için arkadaşlarıyla Kadıköy Hasanpaşa’daki tarihi salı pazarına gittiği, burada dolaştıkları sırada U.B. (15) ve B.B. (15) ile karşılaştıkları, aralarında geçen konuşmanın ardından B.B.’nin Minguzzi’yi ittiği aktarılmıştı.

B.B’nin, dolaşmaya devam eden Minguzzi’nin tekrar karşısına çıkarak yumruk attığı belirtilen iddianamede, şüphelinin elindeki bıçakla Minguzzi’yi vücudunun farklı bölgelerinden yaraladığı anlatılmıştı.

İddianamede, U.B’nin de yere düşen Minguzzi’ye tekme attığı, çevredeki vatandaşların müdahalesinin ardından U.B. ve B.B’nin kaçtıkları kaydedilerek, olaydan sonra hastanede tedavi altına alınan Minguzzi’nin 17 gün sonra 9 Şubat’ta yaşamını yitirdiği ifade edilmişti.

Adli Tıp Kurumundan alınan otopsi raporuna göre, vücudunda 3 kesici alet yaralanması, göğsünde delici alet yarası olan Minguzzi’nin ölüm nedeninin kesici aletle saldırıya bağlı iç organ yaralanması olduğu kaydedilmişti.

İddianamede, U.B’nin Minguzzi’yi tekmelediği, B.B’nin ise tezgahtan aldığı bıçakla birden fazla kez bıçakladığı kaydedilerek, olaydan sonra yakalanıp tutuklanan her iki suça sürüklenenin “çocuğa karşı kasten öldürme” suçundan 18’er yıldan 24’er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istenmişti.

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında, olay günü B.B. ve U.B. ile hareket ettikleri belirlenen M.A.D. ve A.Ö. hakkında “çocuğu kasten öldürmek suçuna yardım”dan 15’er yıldan 20’şer yıla kadar hapis istemiyle birleştirilme talepli iddianame hazırlanmıştı.

MAHKEMENİN KARARI

Davanın görüldüğü Anadolu 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi, suça sürüklenen B.B. ve U.B’yi “çocuğa karşı kasten öldürme” suçundan 24’er yıl hapisle cezalandırmıştı. Cezada indirim uygulamayan heyet, B.B. ve U.B’nin tutukluluk halinin devamına hükmetmişti.

Heyet, M.A.D. ve A.Ö’yi ise “çocuğu kasten öldürmek suçuna yardım”dan beraatlerini kararlaştırıp, tahliye etmişti.

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, 15 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi’nin bıçaklanarak öldürülmesine ilişkin davada, “suça sürüklenen çocuklar” sıfatıyla yargılanan A.Ö. ve M.A.D. hakkında verilen beraat ve tahliye kararının kaldırılması için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf başvurusunda bulunmuştu.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin dava dosyası üzerindeki incelemesi sürüyor.

Continue Reading

TÜRKİYE

Cevdet Yılmaz: Türkiye 2025’te yüksek gelirli ülkeler ligine girecek

Published

on

Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Türkiye’nin AB ortalamasına yaklaşma hedefini vurguladı. Yılmaz, kişi başına gelirin geçmişte 30 iken bugün 70 olduğunu, 2025’te ise Türkiye’nin yüksek gelirli ülkeler ligine yükseleceğini söyledi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, CNN TÜRK’te ekonomi ve sosyal politikalarla ilgili soruları yanıtladı. Yılmaz, Türkiye’nin AB ortalamasına yaklaşma hedefini vurgulayarak, “AB’de kişi başına gelir 100 ise bu rakam geçmişte 30’du, bugün 70 oldu. Avrupa ortalamasının yüzde 100’ünü yakalayamadık ama bunu başaracağız. 2025’te Türkiye ilk defa yüksek gelirli ülkeler ligine girecek” dedi.

Yılmaz, enflasyonun vatandaşın temel meselesi olduğunu belirterek, “Birinci önceliğimiz enflasyonu düşürmek. Enflasyonu kademeli bir şekilde aşağı çekiyoruz. 2024’te yüzde 44’e düştü, bu yıl yüzde 30 civarında bekliyoruz. Rakamlar pazartesi net olarak açıklanacak” ifadelerini kullandı.

2026 hedefinin yüzde 20’nin altı, 2027’de ise tek haneler olduğunu belirten Yılmaz, temel mallarda hedefe ulaşıldığını, hizmet sektöründe ise özellikle kira ve eğitim kalemlerinde geriden gelindiğini söyledi. Enflasyonla mücadelede üç ayaklı politika izlediklerini aktaran Yılmaz, “Birincisi para politikası, diğer taraftan maliye politikamız var. 90 milyar dolarlık deprem harcamasına rağmen mali disiplini koruyoruz. Üçüncü ayağımız ise yapısal dönüşümler ve arz yönlü politikalar” dedi.

Yılmaz, enflasyonun aşağı yönlü hareket ettiğini belirterek, gıda fiyatlarındaki kuraklık ve don etkilerini fırsatçılık ile birlikte değerlendirdiklerini söyledi. “Vatandaşlarımız bu düşüşü zamanla görecek. Temel hedefimiz enflasyonu düşürmek” diye konuştu.

Dünya ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Yılmaz, “Dünya eski dünya değil. Tarife tartışmaları, çatışmalar ve pandeminin etkileriyle dünya ekonomisi sadece yüzde 15 büyüdü. Türkiye ekonomisi ise yüzde 30 büyüdü. Siyasi istikrar ve öngörülebilir politikalarımızla pozitif ayrışma gösteriyoruz” ifadelerini kullandı.

Emeğin milli gelirden aldığı payın 2025’in ilk yarısında yüzde 35,9 ile tarihimizin en yüksek noktalarından biri olduğunu belirten Yılmaz, istihdamın korunmasının sosyal adalet açısından kritik olduğunu vurguladı. Kadın ve genç istihdamının önemine dikkat çeken Yılmaz, büyümenin tüketim yerine yatırımla sağlandığını söyledi.

Tarım sektörüne ayrılan bütçeye de değinen Yılmaz, “Tarım stratejik bir sektör. 2026 bütçesinden 888 milyar ayırdık. Çiftçilerimizin faizlerinin yüzde 70’ini devlet olarak ödüyoruz. Don ve kuraklık gibi iklim etkilerine karşı uzun vadeli çalışmalarımız var” dedi.

Su yönetimi ve mahalli idarelerin yatırımlarına ilişkin de konuşan Yılmaz, şehir içi su kayıp-kaçaklarının önlenmesinin ve kıyı bölgelerinde deniz suyu arıtma çalışmalarının önemine dikkat çekti.

Altın üzerinden satın alma gücünün ölçülmesine yönelik eleştirilere yanıt veren Yılmaz, “Altın üzerinden ölçmek ekonomik rasyonellikten uzak. Asgari ücret ve temel kalemlerde satın alma gücü artıdayız. Bu tür ölçümler popülizmdir” ifadelerini kullandı.

Continue Reading