Connect with us

GÜNDEM

Cevdet Yılmaz’dan ‘Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi’ açıklaması: Kasım-Aralık gibi tamamlanacak

Published

on

Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Metehan’da devam eden Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi inşaatına ilişkin açıklama yaptı. Yılmaz, inşaatın kasım-aralık aylarında tamamlanacağını duyurdu.

Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Metehan’da devam eden Meclis ve Cumhurbaşkanlığı binası inşasının kasım-aralık aylarında tamamlanacağını bildirdi.

Cevdet Yılmaz, Habertürk canlı yayınında soruları yanıtladı, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yılmaz, Barış Harekatı’ndan bu yana Kıbrıs’ta Türk tarafının her zaman çözümden yana olduğuna ve hiçbir zaman masadan kaçan taraf olmadığına işaret eden Yılmaz, buna karşın Rum tarafının Türk tarafını eşit muhatap olarak görmediğini ve Ada’nın tamamını kendi yönetiminde egemen bir yapıyla yönetmek istediğini söyledi.

Yılmaz, tüm haksız ambargolara rağmen KKTC’nin altyapısı, ekonomisi, üniversiteleri ve turizmiyle büyük bir ilerleme gösterdiğini, Meclis ve Cumhurbaşkanlığı binası inşasının da kasım-aralık aylarında tamamlanacağını bildirdi.

“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bir taraftan uluslararası toplumun eşit, egemen bir üyesi olması için bir taraftan da Kıbrıs Türklerinin refahının artması, ekonominin gelişmesi için her türlü desteği vermeye devam ediyoruz.” ifadesini kullanan Yılmaz, KKTC’nin tanınması yönünde de gayretlerini sürdürdüklerini, Türk devletleri ve özellikle Azerbaycan ile bu yönde yoğun ilişkiler olduğunu, İSEDAK platformlarında KKTC’nin gözlemci statüsünde bulunduğunu kaydetti.

“Son zamanlarda İsrail’in özellikle Güney Kıbrıs’ı bir askeri lojistik üs haline getirdiği konuşuluyor. Bu konuda uyarılar da Ankara’dan çeşitli kereler gitti. Bu başlıkta ne dersiniz?” sorusuna Yılmaz, şu yanıtı verdi:

“Ada’nın yeni birtakım gerilimlere, yeni birtakım bu anlamda askeri yığınaklara ihtiyacı yok. Esas olması gereken 50 yıldır bir huzur ve güven ortamı var. Bunu temel alarak Rum kesiminin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile iki ayrı devlet olarak bir araya gelip bir çözüm üretmeleri ve herkesin faydasına olacak şekilde geleceğe yürümemiz. Bizim bölgedeki halklar olarak, devletler olarak kendi sorunlarımızı kendi içimizde çözmememiz halinde birtakım emperyal müdahalelere, dış müdahalelere her zaman açık bir bölgemiz var ve maalesef tarihte de bunu görüyoruz.

Ne Yunanlıların ne Rumların ne Ermenilerin lehine olmayan birtakım dış odakların, emperyal güçlerin, bölgemiz üzerinde hesap yapan güçlerin, bu unsurları bir araç olarak kullandığı dönemleri tarihimizde de gördük. Dolayısıyla bundan çıkmamız lazım. Komşular olarak, aynı coğrafyayı paylaşan devletler, milletler olarak geleceğimizi kurgulamamız lazım. Olumlu projeler üzerinden işbirlikleri geliştirmemiz lazım. Türkiye’nin perspektifi budur ama askeri bir tehdit oluştuğu zaman da buna en güçlü karşılığı verecek şekilde her zaman Türkiye hazırlığını yapar. Güçlü bir ülke olarak, güçlü ordusu, savunma sanayisiyle de hiçbir şekilde caydırıcılıktan da uzak düşmez.”

Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GÜNDEM

Asgari ücret tepkisi: Emekçileri açlığa mahkum ediyorlar

Published

on

Basın Emekçileri Sendikası, açıklanan 37 bin 818 TL’lik asgari ücrete tepki göstererek, “Emekçileri açlığa mahkum ediyorlar” dedi.

Basın Emekçileri Sendikası, açıklanan 37 bin 818 TL’lik asgari ücretin emekçilerin temel ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğunu belirtti.

Sendika tarafından yapılan açıklamada, belirlenen asgari ücretin artan hayat pahalılığı karşısında her geçen gün eridiği ve emekçileri açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm ettiği ifade edildi. Açıklamada, gıda, barınma, ulaşım ve sağlık gibi temel ihtiyaçların sürekli artış gösterdiği bir ülkede bu ücretle yaşamanın imkânsız olduğu vurgulandı.

“ADALETSİZLİKLER DERİNLEŞİYOR”

Basın Emekçileri Sendikası, özel sektör çalışanlarının kamu emekçilerine kıyasla daha düşük ücretlere mahkûm edilmesini eleştirerek, bu durumun eşitsizlikleri derinleştirdiğini belirtti. Açıklamada, asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesinin şart olduğu ifade edildi.

Açıklamada, özel sektörde sendikasız çalışma düzenine dikkat çekilerek, örgütlenme özgürlüğünden mahrum bırakılan çalışanların kötü çalışma koşullarına mahkûm edildiği ve haklarını savunma imkânından yoksun kaldığı ifade edildi. Sendika, sendikasız işçi çalıştırma uygulamasının yasaklanması ve tüm çalışanlara örgütlenme özgürlüğü sağlanması gerektiğini vurguladı.

“ASGARİ ÜCRET, ONURLU BİR YAŞAM SAĞLAMALI”

Basın Emekçileri Sendikası, asgari ücretin yalnızca bir gelir değil, aynı zamanda emekçilerin onuru olduğunu belirtti. Açıklamada, “Bir devletin en temel görevi yurttaşlarına insanca yaşam koşulları sunmaktır. Asgari ücret, açlık ve yoksulluk sınırında değil, onurlu bir yaşam seviyesinde olmalıdır” denildi.

Sendika, tüm emekçi kesimlere çağrıda bulunarak, asgari ücretin insanca yaşamı mümkün kılacak bir seviyeye yükseltilmesi ve emekçilerin haklarının korunması için mücadeleyi büyütme kararlılığını dile getirdi.

Continue Reading

GÜNDEM

Asgari ücret belirlendi…

Published

on

Her zaman olduğu gibi sermayenin ölçüsüz bir şekilde yaptığı artışları/ zamları engelleyemeyenler asgari ücretliye gelince müdahale edip milim milim artış yaparak zaten olmayan alım güçlerini daha da dibe vurmalarına sebebiyet vermektedir….

Sosyal devlet yönetimleri alım gücü tamamen erimiş asgari ücretlilere değişik şekillerde çocuk yardımı gıda yardımı eğitim yardımı gibi birçok alanda katkı sağlama planlaması yapabilir…
Asgari ücretle çalışan insanlarımız iş yaşam koşullarında verimli olmak ve “ işinde kalabilmek “ için çok yoğun fiziki emek harcamaktadırlar.Bütün işler onların harcadığı emekleri sayesinde dönmektedir.
Emeğin en yüce değer olduğu boş bir laf değildir.Emekçi insanlara reva görülen 37 bin küsür maaşla geçinebilmeleri imkan dahilinde değildir .
Bu bulanık ortamda sermaye gelirini katlarken bütün işleri yapan bu emekçi insanların üzerinden para kazandıklarını unutmamalıdırlar
#İnsanı #yaşat ki #devlet #yaşasın sözü unutulmamalıdır….

Sosyal devlet olgusuyla yönetilen bir ortamda hükümetler her şeyi düşünmek zorundadır
Asgari ücretle çalışanlar üzerinden devlet aldığı katkıları minimize edebilir…
Bu bile asgari ücretliye yansırsa bir nebze rahatlayabilir…
Devlet birtürlü üstüne gidemediği bu ülkede milyon dolarlar kazanan çok sayıda şirket ve şahıslardan gelir toplayabilir…
Devletin yapması gereken gerçek servet sahiplerinden gelire göre vergi alabilmesinin yolunu açabilir….
Gelirlerini bu şekilde artırabilen devlet düşük maaşlı insanlara katkı sağlayarak refah düzeyini artırıp sosyal devlet olarak varlığını gösterebilir.
Bu çok önemli bir konudur
Aksi takdirde sermayeye hiç karışamayan devlet sadece yaşam savaşı veren insanlarımızın üstüne giden görüntüsüyle sosyal devlet olgusundan her gün biraz daha uzaklaşır
Devletin farkında olduğu ve çözmediği bu gidişat iradesi yüksek koltuk sevdası olmayan yöneticiler tarafından çok da kolay yapılabilir
Yeterki irade olsun…

Continue Reading

GÜNDEM

Tufan Erhürman: Çözüm, bu adada kalıcı barışın ve istikrarın sağlanmasının tek yoludur

Published

on

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, “Çözüm, bu adada ve bölgede kalıcı barışın ve istikrarın sağlanmasının tek yoludur” açıklamasını yaptı.

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, Kıbrıs sorununa ilişkin olarak sosyal medya hesabı üzerinden bir açıklama yaptı.

CTP Lider Erhürman, “Bizim tarafta “çözümsüzlük çözümdür”ün ötesine geçemeyen, ortaya koyduğu politikalarla bizleri dünyadan her gün daha da uzaklaştıran bir zihniyet var. Güneyde ise “ben BMGK kararları çerçevesinde müzakereye hazırım” demesine karşın, kuzeyde, uluslararası toplumda ve hatta güneyin önemli bir kısmında dahi kimseyi buna inandıramayan, kimsede güven uyandırmayan bir zihniyet” dedi.

Erhürman, “Çözüme hazırız, çözümü zorlayacağız” diyen Sn. Hristodulidis, hem çözüm ihtimalini hem de adanın geleceğini riske atanan hamleleri art arda sıralıyor. Daha önce defalarca söylediğimiz gibi, bu çabanın sebebi belli ki Türkiye’ye karşı “büyük abiler”i arkasına alarak “güç dengesi” oluşturmak” ifadelerini kullandı.

CTP Genel Başkanı Erhürman, açıklamasının devamında ise şunları dile getirdi:

“Oysa o “büyük abiler”in devreye girdiği her ortamda arkada durmayacağı, öne geçeceği malum. Biz Kıbrıslı Türklerin özne olma pozisyonundan uzaklaştırılmasından şikayet ederken, Sn. Hristodulidis de bu hamleleriyle Kıbrıslı Rumları özne olma pozisyonundan uzaklaştırıyor aslında. Bundan daha önemlisi ise, “güç dengesi” oluşturma politikalarının bu adanın geleceğinde barışı riske atması.

Sn. Guterres’in çok taraflı görüşme çağrısının olduğu bu dönemde, “çözüm istiyorum” diyen Sn. Hristodulidis’in bu girişimleri kaçınılmaz olarak samimiyetinin ve güvenilirliğinin daha da fazla sorgulanmasına yol açmaktadır.

Esas mesele ise şudur: Çözüme ulaşılmadıkça, yani güvenlik, enerji, deniz yetki alanları, ticaret yolları gibi konularda bu adadaki iki eşit kurucu ortak siyasi eşitlik temelinde birlikte karar alma noktasına gelmedikçe, gerginliği tırmandıran bu tip girişimler de, adanın uluslararası büyük aktörlerin bölgesel stratejileri çerçevesinde kullanılması da her zaman ihtimal dahilinde olacaktır. Onun içindir ki çözüm, bu adada ve bölgede kalıcı barışın ve istikrarın sağlanmasının tek yoludur.”

 

 

Continue Reading