Connect with us

GÜNDEM

“Adaylıktan çekilmeyeceğim”

Published

on

Ulusal Birlik Partisi Milletvekili Hasan Taçoy Genç TV’de Muazzez Gazihan’ın sorularını yanıtladı.
Son dönemde yaşanan trafik kazalarına işaret eden Taçoy, eğitimin önemine değindi.
Trafik eğitiminin baştan sona değişmesi gerektiğini, ehliyet sınav yönetmeliğinin de yenilenmesi ihtiyacı bulunduğunu ifade eden Taçoy, yollardaki eksiklik ve yetersizliklerin giderilmesinin de şart olduğunu söyledi.
Taçoy, ekonomik duruma ilişkin bir soru üzerine, Ekonomi Bakanlığı’nın güçlendirilmesi gerektiğini belirtti ve “İstatistik Kurumu, Devlet Planlama Örgütü ve Hazine gibi olayların direkt olarak Ekonomi Bakanlığı’nın içerisinde olması gerekir ki ekonomiyi kontrol edebilsin ve ekonomik hareketleri takip edebilsin” dedi.
Ülkedeki işsizlik rakamı belli olmadığı için doğrudan çalışan sayısına bakıldığına işaret eden Taçoy, ekonomik gidişatın böyle ölçüldüğinü anlattı.
“Daha farklı şeyler yapılmalıdır” diyen Taçoy, “çünkü bugün nüfus 1 milyona dayanmıştır. Bununla birlikte hizmetli sayısı da oldukça artmıştır. Hedefler koymak ve bunları çeşitli sektörlerde kullanmak lazım” dedi.
Ülkede siyasetçiye olan güvenin ciddi anlamda erozyona uğradığına, bunun da çeşitli nedenleri olduğuna işaret eden Taçoy, bu durumu yaratan esas etkeni vatandaşın yapılan iyi işleri doğru algılamayıp her şeyi “kötü işler” hanesine eklemesi olarak niteledi.

Hasan Taçoy, 2022 seçimleri sonrasında Ulusal Birlik Partisi ekseninde yaşananları vatandaşların “ben sizi seçtim, siz ne yapıyorsunuz” şeklinde takip ettiğini belirterek, olumsuzlukların olumlu işlerin görmezden gelinmesi sonucunu yarattığını vurguladı.
Taçoy, “Vatandaş UBP’nin kendi içerisindeki bir takım işleri tamamlamasını bekliyor. Vatandaş etki altında bir çalışma düzeni görüyor ve kendi düşüncesi ile değil de daha başka şekillerde karar alındığı fikrini taşıyor. Her şeyi başka tarafa göndermekle mükelef bir hükümet yapısı oluştu. Bu siyasi yapının artık kırılması lazım. Siyasetçinin kendine olan güvenini göstermesi lazım. Kendi özgüveni ile hareket etmesi gerekiyor” dedi.
“Türkiye beni istiyor” ve “şöyle istiyorlar o yüzden böyle yapmak zorundayız” söylemleri bulunduğuna dikkat çeken Taçoy, bunların Türkiye ile olan ilişkilere büyük zarar verdiğini söyledi.
“Türkiye’nin gerçekten böyle bir şey istediği var mıdır, ben duymadım” diyen Taçoy, “iyi olanları ben yaptım, kötü gidenleri ise onlar istedi” söylemleri ile işlerin yürümeyeceğini kaydetti.
Taçoy, “iyiyi de kötüyü de, doğruyu da yanlışı da vatandaşa çok iyi izah ederek iletmemiz lazım” dedi.
Demokrasinin esnetilmesinin son derece sakıncalı olduğunun altını çizen Taçoy, demokrasilerdeki yegane denetim mekanizmasının seçim olduğunu ve bu mekanizmanın günü geldiğinde vakit kaybedilmeden uygulanması gerektiğini söyledi.
Taçoy, “günü geldiğinde denetim mekanizması çalıştırılmalı, sandıklar kurulmalı ve denetimi yapacak seçmen kitlesinin sınavına girmek gerekir. Sınavdan gelecek sonuç her ne isterse olsun kabul edip demokrasiye olan inancımızı göstermeliyiz” dedi.

UBP’de yapılan ve Faiz Sucuoğlu’nun kazandığı son kurultay sonrasında kendisine Dışişleri Bakanlığı teklif edildiğini ve kabul ettiğini, sonradan ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olduğunu anımsatan Taçoy, “Dışişleri Bakanlığı görevinden sonra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı görevini kabul etmemeliydim. İtiraf ediyorum hata yaptım” şeklinde konuştu.
“görevlendirilmiş Başbakan” sözünün ortadan kaldırılması için UBP’nin kurultayını yapması gereğinin altını çizen Taçoy, mevcut yasa ve tüzükler çerçevesinde bakıldığında UBP’de şu an bir genel başkan bulunmadığını vurguladı.
Dileyen herkesle bunu yasalar ve UBP tüzüğü çerçevesinde tartışmaya hazır olduğunu ifade eden Taçoy, “bu kurultayın ve bu denetimin yapılması şarttır. Yapıldığı zaman vatandaştaki değişikliği herkes görecek. Sonucunda demokrasi kazanacağı ve vatandaşın verdiği bir yanıt olduğu için bundan olumlu şeyler çıkacaktır. Vatandaş yapılan işlere çok daha farklı bir gözle bakacaktır. Kendi öz irademizle biz bunu bu şekilde yaptık noktasına gitmeliyiz. Demokrsinin gereği sandıksa sandığı kurup gereğini yapmamız şarttır” dedi.
Taçoy, tarihi her ne olursa olsun kurultaya hazır ve kararlı olduğunu vurgulayarak, adaylıktan çekilmesi yönünde telkinler yapıldığı ve çekileceği şeklindeki söylemlere gülüp geçtiğini aktardı.
Hasan Taçoy sözlerini “her zaman için fanatik bir Kıbrıs Türkü oldum ve bir Kıbrıslı Türk değil, bir Kıbrıs Türkü olmayı tercih ettim. Kıbrıs’ta yaşayan bir Türk oldum. Burada benimle birlikte yaşayanların ne benden fazlası vardır ne de eksiği vardır. Bu nedenle de ‘beni şu istedi, bu istedi’ diye bir durum asla olmaz. Türkiye istedi, Hasan geri çekilecek! Ne münasebet! Sabırla seçimi bekleyeceğiz. Sandık kurulduğunda da UBP’yi en üst noktaya taşıyacak kararı hep birlikte vereceğiz”şeklinde tamamladı.

Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GÜNDEM

Asgari ücret tepkisi: Emekçileri açlığa mahkum ediyorlar

Published

on

Basın Emekçileri Sendikası, açıklanan 37 bin 818 TL’lik asgari ücrete tepki göstererek, “Emekçileri açlığa mahkum ediyorlar” dedi.

Basın Emekçileri Sendikası, açıklanan 37 bin 818 TL’lik asgari ücretin emekçilerin temel ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğunu belirtti.

Sendika tarafından yapılan açıklamada, belirlenen asgari ücretin artan hayat pahalılığı karşısında her geçen gün eridiği ve emekçileri açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm ettiği ifade edildi. Açıklamada, gıda, barınma, ulaşım ve sağlık gibi temel ihtiyaçların sürekli artış gösterdiği bir ülkede bu ücretle yaşamanın imkânsız olduğu vurgulandı.

“ADALETSİZLİKLER DERİNLEŞİYOR”

Basın Emekçileri Sendikası, özel sektör çalışanlarının kamu emekçilerine kıyasla daha düşük ücretlere mahkûm edilmesini eleştirerek, bu durumun eşitsizlikleri derinleştirdiğini belirtti. Açıklamada, asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesinin şart olduğu ifade edildi.

Açıklamada, özel sektörde sendikasız çalışma düzenine dikkat çekilerek, örgütlenme özgürlüğünden mahrum bırakılan çalışanların kötü çalışma koşullarına mahkûm edildiği ve haklarını savunma imkânından yoksun kaldığı ifade edildi. Sendika, sendikasız işçi çalıştırma uygulamasının yasaklanması ve tüm çalışanlara örgütlenme özgürlüğü sağlanması gerektiğini vurguladı.

“ASGARİ ÜCRET, ONURLU BİR YAŞAM SAĞLAMALI”

Basın Emekçileri Sendikası, asgari ücretin yalnızca bir gelir değil, aynı zamanda emekçilerin onuru olduğunu belirtti. Açıklamada, “Bir devletin en temel görevi yurttaşlarına insanca yaşam koşulları sunmaktır. Asgari ücret, açlık ve yoksulluk sınırında değil, onurlu bir yaşam seviyesinde olmalıdır” denildi.

Sendika, tüm emekçi kesimlere çağrıda bulunarak, asgari ücretin insanca yaşamı mümkün kılacak bir seviyeye yükseltilmesi ve emekçilerin haklarının korunması için mücadeleyi büyütme kararlılığını dile getirdi.

Continue Reading

GÜNDEM

Asgari ücret belirlendi…

Published

on

Her zaman olduğu gibi sermayenin ölçüsüz bir şekilde yaptığı artışları/ zamları engelleyemeyenler asgari ücretliye gelince müdahale edip milim milim artış yaparak zaten olmayan alım güçlerini daha da dibe vurmalarına sebebiyet vermektedir….

Sosyal devlet yönetimleri alım gücü tamamen erimiş asgari ücretlilere değişik şekillerde çocuk yardımı gıda yardımı eğitim yardımı gibi birçok alanda katkı sağlama planlaması yapabilir…
Asgari ücretle çalışan insanlarımız iş yaşam koşullarında verimli olmak ve “ işinde kalabilmek “ için çok yoğun fiziki emek harcamaktadırlar.Bütün işler onların harcadığı emekleri sayesinde dönmektedir.
Emeğin en yüce değer olduğu boş bir laf değildir.Emekçi insanlara reva görülen 37 bin küsür maaşla geçinebilmeleri imkan dahilinde değildir .
Bu bulanık ortamda sermaye gelirini katlarken bütün işleri yapan bu emekçi insanların üzerinden para kazandıklarını unutmamalıdırlar
#İnsanı #yaşat ki #devlet #yaşasın sözü unutulmamalıdır….

Sosyal devlet olgusuyla yönetilen bir ortamda hükümetler her şeyi düşünmek zorundadır
Asgari ücretle çalışanlar üzerinden devlet aldığı katkıları minimize edebilir…
Bu bile asgari ücretliye yansırsa bir nebze rahatlayabilir…
Devlet birtürlü üstüne gidemediği bu ülkede milyon dolarlar kazanan çok sayıda şirket ve şahıslardan gelir toplayabilir…
Devletin yapması gereken gerçek servet sahiplerinden gelire göre vergi alabilmesinin yolunu açabilir….
Gelirlerini bu şekilde artırabilen devlet düşük maaşlı insanlara katkı sağlayarak refah düzeyini artırıp sosyal devlet olarak varlığını gösterebilir.
Bu çok önemli bir konudur
Aksi takdirde sermayeye hiç karışamayan devlet sadece yaşam savaşı veren insanlarımızın üstüne giden görüntüsüyle sosyal devlet olgusundan her gün biraz daha uzaklaşır
Devletin farkında olduğu ve çözmediği bu gidişat iradesi yüksek koltuk sevdası olmayan yöneticiler tarafından çok da kolay yapılabilir
Yeterki irade olsun…

Continue Reading

GÜNDEM

Tufan Erhürman: Çözüm, bu adada kalıcı barışın ve istikrarın sağlanmasının tek yoludur

Published

on

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, “Çözüm, bu adada ve bölgede kalıcı barışın ve istikrarın sağlanmasının tek yoludur” açıklamasını yaptı.

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, Kıbrıs sorununa ilişkin olarak sosyal medya hesabı üzerinden bir açıklama yaptı.

CTP Lider Erhürman, “Bizim tarafta “çözümsüzlük çözümdür”ün ötesine geçemeyen, ortaya koyduğu politikalarla bizleri dünyadan her gün daha da uzaklaştıran bir zihniyet var. Güneyde ise “ben BMGK kararları çerçevesinde müzakereye hazırım” demesine karşın, kuzeyde, uluslararası toplumda ve hatta güneyin önemli bir kısmında dahi kimseyi buna inandıramayan, kimsede güven uyandırmayan bir zihniyet” dedi.

Erhürman, “Çözüme hazırız, çözümü zorlayacağız” diyen Sn. Hristodulidis, hem çözüm ihtimalini hem de adanın geleceğini riske atanan hamleleri art arda sıralıyor. Daha önce defalarca söylediğimiz gibi, bu çabanın sebebi belli ki Türkiye’ye karşı “büyük abiler”i arkasına alarak “güç dengesi” oluşturmak” ifadelerini kullandı.

CTP Genel Başkanı Erhürman, açıklamasının devamında ise şunları dile getirdi:

“Oysa o “büyük abiler”in devreye girdiği her ortamda arkada durmayacağı, öne geçeceği malum. Biz Kıbrıslı Türklerin özne olma pozisyonundan uzaklaştırılmasından şikayet ederken, Sn. Hristodulidis de bu hamleleriyle Kıbrıslı Rumları özne olma pozisyonundan uzaklaştırıyor aslında. Bundan daha önemlisi ise, “güç dengesi” oluşturma politikalarının bu adanın geleceğinde barışı riske atması.

Sn. Guterres’in çok taraflı görüşme çağrısının olduğu bu dönemde, “çözüm istiyorum” diyen Sn. Hristodulidis’in bu girişimleri kaçınılmaz olarak samimiyetinin ve güvenilirliğinin daha da fazla sorgulanmasına yol açmaktadır.

Esas mesele ise şudur: Çözüme ulaşılmadıkça, yani güvenlik, enerji, deniz yetki alanları, ticaret yolları gibi konularda bu adadaki iki eşit kurucu ortak siyasi eşitlik temelinde birlikte karar alma noktasına gelmedikçe, gerginliği tırmandıran bu tip girişimler de, adanın uluslararası büyük aktörlerin bölgesel stratejileri çerçevesinde kullanılması da her zaman ihtimal dahilinde olacaktır. Onun içindir ki çözüm, bu adada ve bölgede kalıcı barışın ve istikrarın sağlanmasının tek yoludur.”

 

 

Continue Reading