Connect with us

GÜNDEM

“82’nci ilin KKTC olması hayat memat meselesidir”

Published

on

MHP lideri Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanlığı seçiminin katılım oranını yeterli bulmadığını belirterek, “KKTC Türkiye Cumhuriyeti’ne katılmalıdır, 82’nci ilin KKTC olması hayat memat meselesidir” dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulunuyor.

Sözlerine Kuzey Kıbrıs’ta gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçimlerine değinerek başlayan Bahçeli, “Seçimde katılım oranı yüzde 62 düzeyinde gerçekleşmiş. Sayın Tufan Erhürman yeni Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Katılım çok azdır. Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti’ne katılma kararı almalıdır” dedi.

Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Bizim siyasetimizin manası hiç kuşkusuz hakkikatle temellenmiştir. Hakikat neredeyse biz oradayız. Sözlerimizi eğmeden, bükmeden seslendirmekten vazgeçmeyeceğiz. Başkaları alınır veya gücenir diye, kimileri rahatsız olur düşüncesiyle hakkikatten asla taviz vermeyeceğiz. 

Kıbrıs Türk’tür, Türk’ün öz vatanıdır. Federasyon tez ve tekliflerinin geçerliliği ve geleceği kesinlikle yoktur. Kıbrıs milli davamızdır. Bu haklı ve haikatli davadan geri dönüş katiyen yoktur. KKTC’nin 6. cumhurbaşkanını seçmek için Kıbrıs Türkleri sandık başına gitmiştir. KKTC’ye hizmetleri geçen Sayın Ersin Tatar, bu demokratik yarışta maalesef geride kalmıştır.  Kıbrıs’ın güvenliği ve geleceği Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenlik ve geleceğiyle bir ve aynıdır. Bu kapsamda Kıbrıs Türk’tür hep de böyle kalacaktır.

İstikbalin aydınlığı ancak onu hak edenlerin, hakikate noksansız bağlılığı olanların mücadelesiyle parlayacaktır. Kıbrıs Türk’tür, Türk’ün öz vatanıdır. Federasyon tekliflerinin geçerliliği yoktur. Kıbrıs milli davamızdır, bu davadan geri dönüş yoktur. KKTC saygı ve şükranla anılacak hizmetleri geçen Ersin Tatar bu demokratik yarışta geride kalmıştır. Ben kamuoyuyla görüşlerimi paylaştım. Çok az bir katılımla seçim gerçekleşmiştir.

’81 DÜZCE’DEN SONRA 82 KKTC OLMALIDIR’

Seçim sonucu Seçim Kurulu tarafından açıklanmış olsa bile seçim sonuçlarının kabul edilemeyeceği ilan edilmeli, Türkiye Cumhuriyeti’ne katılma kararı alınmalıdır. Ecdadımızın alın teri, göz nuru, gönül suru, hatıra ve hafıza yurdudur. Bu haklı ve hakikatli davadan geri dönüş yoktur. 3 Ekim’de grup toplantımızda söylediğim gibi şartlar elverişli olursa 81 Düzce’den sonra 82’nin KKTC olması artık hayat memat konusudur. Mesele vatan meselesidir. Mesela beka meselesidir. Mesele güvenlik meselesidir”

Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GÜNDEM

Devrim Barçın: Maliyeyi batırdılar, sigorta emekli maaşlarını riske soktular

Published

on

CTP Milletvekili Devrim Barçın, “Maliyeyi batırdılar, sigorta emekli maaşlarını riske soktular” ifadelerini kullandı, hükümete sert eleştiriler yöneltti.

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Devrim Barçın, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, hükümete sert eleştiriler yöneltti, erken seçim çağrısı yaptı.

CTP’li vekil Barçın, “Gerek özel sektörde, gerekse kamuda çalışan tüm sosyal sigortalılar için devlet bütçesinden yasa gereği her ay, sosyal sigortalara katkı aktarılmaktadır. 2 aydır bu katkı aktarılmamakta ve bu fark Sosyal Sigortalar Dairesi’nin birikmiş vadeli mevduatları kırılarak karşılanmaktadır” dedi.

“On yıllardır bu katkı sorunsuz bir şekilde aktarılırken 2 aydır sosyal sigortalara yasal zorunluluk olan bu katkının aktarılmaması, sigorta emeklilerinin maaşını riske sokmaktadır” ifadelerini kullanarak, şöyle devam etti:

“An itibari ile tüm aktürye hesaplarını alt üst eden bu devlet katkısını ödememe hali, 2008 öncesi Sigortalı olanların EYT hakkını da riske sokmaktadır. Toplumsal hiçbir meşruluğu kalmayan bu “Hükümet” derhal istifa etmeli, Erken Genel Seçime gidilmeli ve Halkımız, liyakatsız yönetimden kurtularak, CTP iktidarı ile gasp edilmiş haklarına kavuşmalıdır.”

 

 

Continue Reading

GÜNDEM

Ercan-İskele ana yolunda zincirleme kaza: 3 kişi yaralandı

Published

on

Ercan-İskele ana yolunda meydana gelen zincirleme kazada 3 kişi yaralandı.

Ercan-İskele ana yolunda bugün saat 13.00 sıralarında meydana gelen trafik kazasında 3 kişi yaralandı.

Polis Basın Subaylığı’ndan verilen bilgiye göre, ana yolun 3-4’üncü kilometreleri arasında, Hüseyin Uzun (E-55) yönetimindeki SF 896 plakalı salon araç ile doğu istikametine doğru dikkatsiz şekilde seyrettiği sırada, önünde aynı istikamete doğru seyreden araçları geçmeye çalışırken o esnada karşı istikametten gelmekte olan sürücüsü ve plakası meçhul aracın geliş yolunu tıkamış ve kimliği meçhul sürücünün aniden yavaşlaması sonucu ise, o esnada gerisinden gelmekte olan Nurettin Dursun (E-38), yönetimindeki FM 011 plakalı van aracı durduramayarak yolun sağ şeridine geçmiş ve karşı istikametten gelmekte olan Arzu Şeker (K-48) yönetimindeki UT 815 plakalı salon aracın sağ yan kısmına çarptı.

 

Çarpışmanın etkisiyle yolun solundan dışarıya çıkan UT 815 plakalı araç, beton hendek içerisine düşerek bir takla attıktan sonra tavanı üzerinde durdu.

 

Çarpmaya müteakip Hüseyin Uzun ise, yönetimindeki SF 896 plakalı salon araç ile yol içerisinde sol şeritte kalan FM 011 plakalı van aracın sol ön kısmına da çarptı. Çarpmanın etkisiyle, yol içerisinde kendi etrafında dönüp tekrar sol şeritte duran FM 011 plakalı van araç, o esnada doğu istikametine doğu seyreden Saliha Özlem Doğan (K-55) yönetimindeki RL 743 plakalı aracın önünü tıkaması sonucu çarpıştılar.

Kaza sonucu yaralanan UT 815 plakalı araç sürücüsü Arzu Şeker ve araçta yolcu olarak bulunan Nurcan Erol (K-51), kaldırıldıkları Gazimağusa Devlet Hastanesi’nde yapılan tedavilerinin ardından taburcu olurken, FM 011 plakalı van araç sürücüsü Nurettin Dursun ise, beyin kanaması şüphesi ile Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesine sevk edilerek müşahede altına alındı.

Soruşturma devam ediyor.

Continue Reading

GÜNDEM

Tufan Erhürman: Türkiye Cumhuriyeti Ada’nın tamamının garantörüdür, böyle olacak

Published

on

Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman, “Türkiye Cumhuriyeti evet, Ada’nın tamamının garantörüdür, böyle olacak. Ve bugünkü koşullarda daha da önemli hale geldi. Çünkü bizim kendimizi güvende hissetmemiz daha da güçleşiyor günden güne.” dedi.

Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman, bugün yapılan devir teslim törenin ardından Cumhurbaşkanlığı Ofisi’nde, AA muhabirine gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erhürman, Kıbrıs Türk halkının derin bir demokrasi bilinci olduğunun altını çizerek, “Mesela Mecliste hararetli tartışmalar yaşanır ama Meclis salonunun dışına çıkıldıktan sonra hep birlikte kahve içilip sohbet edilir. Dolayısıyla bizim yurttaşlarımızın böyle derinde yatan bir demokrasi bilinci, bir hoşgörüsü var.” ifadesini kullandı.

Açıklamalarında yaptığı “Seçimde kaybeden yok.” vurgusunu hatırlatan Erhürman, “Bu seçimin kaybedeni yok. Bu seçimi, Kıbrıs Türk halkı kazandı, çocuklarımız kazandı, kardeşliğimiz kazandı. Biz kazandık, onlar kaybetti gibi bir söylemi açıkçası hiç tercih etmiyorum.” dedi.

Erhürman, Cumhurbaşkanı olarak ilk görevinin “temsil” olduğunu dile getirerek, “O nedenle en başta ben böyle bir ayrışmaya asla izin vermem ve halkımın da dediğim gibi demokrasi kültüründe zaten böyle bir ayrışmanın sürgit haline getirilmesi yok. Dolayısıyla biz çok hızlı bir şekilde bunu aşarız ve yine hep birlikte kardeşçe çalışmaya başlarız.” diye konuştu.

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ndeki (GKRY) toplumun, Kıbrıs sorunu algısı üzerine konuşacak kadar bilgi sahibi olmadığına işaret eden Erhürman, “Ama liderlik düzeyinde baktığımda, onlarca yıllık müzakereler tarihi tecrübemiz bize özellikle siyasi eşitlik konusunda çok ciddi şekilde geri durduklarını gösterdi bu tarih, bu tecrübe.” değerlendirmesinde bulundu.

“BM, KENDİ SÖZLERİNE SAHİP ÇIKSIN”

Erhürman, Annan Planı referandumundan önce GKRY liderinin Nikolas Papadopoulos olduğunu anımsatarak, şunları söyledi:

“Papadopoulos, son dakikaya kadar sanki çözümü isteyen tarafmış gibi davranmıştı ama son dakikaya gelindiğinde, televizyona çıktı, ‘Ben bir devlet aldım, toplum bırakamam.’ diyerek, aslında siyasi eşitlik noktasında bir olumsuz vurgu yaparak kendi toplumuna ‘hayır’ deme çağrısı yaptı. Daha çarpıcı olan şey belki de şuydu o dönemde, Sayın (Nikos) Anastasiadis ‘evet’ propagandası yapan tek Kıbrıslı Rum liderdi. Aynı Anastasiadis, 2017’de, 13 yıl sonra bu kez Crans-Montana’da, aslında yine ‘Siyasi eşitliği ben halkıma anlatamam.’ cümlesi üzerinden masayı terk etti.”

Erhürman, “Hani denir ya ‘Kıbrıslı Rumlar iktidarı paylaşmak istemez veya varlığı paylaşmak istemez.’ Kıbrıslı Rumlar mı bilmem ama Kıbrıs Rum liderliği bize bunu müzakereler tarihinde defalarca gösterdi.” dedi.

“SİYASİ EŞİTLİK KIRMIZI ÇİZGİM”

Erhürman, BM Güvenlik Konseyi kararında yazan bir şeyi Kıbrıs Rum lideriyle müzakere etmeyeceğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

“Niye pazarlık konusu haline getiriyorum da o da bana ‘Tamam, ben sana bunu vereyim de bunun karşında sen de bana bunu ver.’ deme noktasına gelsin. Dolayısıyla bizim açımızdan siyasi eşitlik hem benim yaşamsal kırmızı çizgimdir, yani asla onun dışında bir şeyi düşünmem söz konusu dahi değildir. Hem de müzakereler tarihi bize göstermiştir ki; siyasi eşitlik masada pazarlık konusu olduğu müddetçe, aslında bir noktada Kıbrıs Rum liderinin masadan çekilmesinin temel gerekçesi haline gelebilir. Yani masaya oturmadan önce eğer masaya oturacaksak, siyasi eşitlik benim için kırmızı çizgi.”

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in, Crans Montana sonrası “Bir daha eğer bir müzakere süreci olacaksa, muhakkak bir zaman sınırlaması olacak.” dediğini hatırlatan Erhürman, “Ben mesela, BM’nin bu söze de sahip çıkmasını istiyorum. Yani bir takvimle oturacaksak masaya, eyvallah. Ama yok oturalım da bakalım belki çözülür, 5 sene daha, 6 sene daha, 7 sene daha. Kıbrıs Türk halkının artık bunlara tahammülü yok.” diye konuştu.

“Bugünkü statükoya geri dönmeme” maddesinin, eski BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın raporunda yazdığını söyleyen Erhürman, şunları kaydetti:

“O raporda açıkça, ‘Kıbrıslı Türklerin ‘evet’ iradesinden sonra Kıbrıslı Türkler üzerindeki izolasyonların artık hiçbir meşru gerekçesi kalmamıştır.’ yazıyor. Ama o rapor, o dönem veto edildiği için BM Güvenlik Konseyi’ne gitmedi, gidemedi. Gitseydi, zaten bizim üzerimizdeki izolasyonların kalkması çağrısı, BM Güvenlik Konseyi çağrısına dönecekti. Nereden bileyim ben bir daha aynı şeyin yaşanmayacağını mesela? O yüzden talebim baştan bunun taahhüt edilmesidir.”

Erhürman, GKRY’nin, KKTC’nin bu şartlarına sıcak bakıp bakmama ihtimaline ilişkin “Yani bugüne kadar izlediğim kadarıyla çok sıcak bakacakmış gibi görünmüyorlar. Ama o yüzden de ben de şunu diyorum; ‘yani bunlara sıcak bakmıyorsanız bilin ki, zaten oturacağımız masa bizi çözüme götürmeyecek.’ Çünkü biz bunu test ettik defalarca ama yine kaçmam masadan. Müzakere masası durur; ‘görüşme masası’ dediğimiz masaya otururuz.” ifadelerini kullandı.

“Görüşme masası” olarak adlandırdığı masada, Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümünün görüşülemeyeceğini belirten Erhürman, yeni geçiş noktalarının açılması, Yeşil Hat Tüzüğü, turizm, karma evliliklerden doğan çocuklar ve onların AB vatandaşlığı gibi konuların görüşülebileceğini kaydetti.

“TÜRKİYE CUMHURİYETİ, EVET, ADA’NIN TAMAMININ GARANTÖRÜDÜR”

Erhürman, özellikle son 2 yıldır Güney Rum kesiminde, yabancı devletlerin askeri varlığını artırmasından kaynaklı şartlara ve bu bağlamda Türkiye’nin önemine işaret ederek, şunları söyledi:

“İsrail’in güneye geldiği, ABD’nin güneye geldiği, Fransa’nın geldiği, Avrupa Birliği zaten orada, İngilizlerin zaten egemen üsleri var. Bütün bunlar varken, Türkiye Cumhuriyeti’nin Ada’nın tamamı üzerindeki garantörlüğünü herhalde tartışmaya açmayı düşünmüyordur (GKRY Lideri Nikos) Hristodulis diye düşünüyorum ben kendi adıma. Çünkü anlamlı değil artık bu noktadan sonra bu konu. Kesinlikle konuşulabilir bir konu değil. Türkiye Cumhuriyeti, evet, Ada’nın tamamının garantörüdür, böyle olacak ve bugünkü koşullarda daha da önemli hale geldi. Çünkü bizim kendimizi güvende hissetmemiz daha da güçleşiyor günden güne.

Sonuçta İsrail, Gazze’de çocukları öldürüyordu. O sırada Baf Hava Üssü, İsrail’e imtiyazlı olarak kullanım hakkı noktasına geldi. Sonra İsrail döndü, İran’a saldırdı. İran’da dedi ki ‘İsrail’e sadece size füze atmayacağız. Nerede üs kullanıyorsanız, oraya da füze atacağız.’ Üs burada (GKRY) Baf Üssü. Ve Kıbrıs Türk tarafında, biz 1974’ten sonra ilk defa KKTC’de sığınaklar nerede diye bir tartışmanın içinde bulduk kendimizi. Yani hiçbir şekilde dahil olmadığımız, hiçbir şekilde irademizin olmadığı bir kararın. Bize içinde olmadığımız bir şeyin bedelini ödeme riski ile karşı karşıya kaldık.”

KKTC Cumhurbaşkanı, GKRY lideri Nikos Hristodulidis’in İsrail ile ilgili aldığı kararlarda, Kıbrıs Türk tarafının iradesinin bulunmadığını kaydederek, “Garantör ülke Türkiye, bütün Kıbrıs Adası’nın garantörüdür. Dolayısıyla, Baf kenti aslında Türkiye’nin yetki alanının dışında falan değil. Güneyde olması, Türkiye’yi yetkisiz kılmıyor. Konuşmamda da söylediğim gibi; (GKRY) hem bizi bypass ediyor, biz yokmuşuz gibi davranıyor, hem Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlük yetkilerini, yetkileri yokmuş gibi davranıyor ve dönüyor aldığı kararlarda bizi yaşamsal riske sokuyor. Bunlar kabul edemeyeceğim şeyler.” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİMİZ ÇOK ÖZELDİR”

Erhürman, seçim kampanyası boyunca müzakerelerin Türkiye ile istişare etmeden yürütülmeyeceğine dair mesajlar verdiğini anımsatarak, ilk ziyaretini KKTC’de yerleşik bir devlet geleneği olarak Türkiye’ye yapacağını söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, bugün KKTC ile ilgili yaptığı açıklamalarla yemin törenine Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın katıldığına dikkati çeken Erhürman, şöyle devam etti:

“Kampanyam boyunca gittiğim her yerde, her mitingde ifade ettiğim üzere; bugüne kadarki hiçbir cumhurbaşkanımız, hiçbir müzakere sürecini Türkiye ile istişare etmeksizin yürütmedi. Tek bir örneği yoktur. Ben de başbakanken Türkiye ile her konuda istişare içerisinde çalıştım. Dolayısıyla seçim boyunca hep söyledim. Müzakereler başlayacaksa veya yürüyecekse, bütün bunlar her zaman Türkiye ile istişare içerisinde yapılır. Başka türlüsü zaten mümkün değildir. Hepsini bir tarafa bırakın, Türkiye Cumhuriyeti bizim kardeş ülkemizdir, çok özel ilişkilerimiz var. Başka hiçbir iki devletin ilişkisine benzemez bizim Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkimiz. Türkiye ile ilişkimiz çok özeldir. Ama artı Türkiye Cumhuriyeti, Kıbrıs’ta garantör devlettir zaten.”

Erhürman, KKTC ile Türkiye ilişkilerinin gelecek dönemde daha da ileriye taşınacağını vurgulayarak, “Türkiye Cumhuriyeti ile istişare etmeksizin ne müzakere, ne Kıbrıs sorunuyla ilgili herhangi bir hamle, ne dış politikada herhangi bir hamle, bugüne kadar yapılmadığı gibi bundan sonra da yapılmayacak. Artı Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkilerin çok daha iyi bir seviyeye gelmesi de benim kendime özel olarak görev bildiğim, misyon bildiğim bir şeydir.” diye konuştu.

“GKRY’DEKİ YABANCI ASKERİ VARLIK ENDİŞE VERİCİ”

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ndeki (GKRY) başta İsrail olmak üzere yabancı askeri yapılanmanın sadece KKTC için değil Rum halkı için de endişe verici olduğunu söyleyen Erhürman, İngiliz üslerinin İran tarafından vurulma riski ortaya çıktığında hem KKTC’de hem de Güney Kıbrıs’ta 1974 sonrası ilk defa sığınak sorma ihtiyacı hissettiklerini, GKRY’deki yabancı askeri varlığının artışının endişe verici olduğunu ifade etti.

GKRY lideri Nikos Hristodulidis’in, kendince Türkiye’ye karşı denge kurmak üzere bazı devletleri Kıbrıs’a çektiğini aktaran Erhürman, bu güç dengesini Hristodulidis’in kendi ordusu, silahı ve gücü ile değil başka devletler aracılığı ile kurmak istediğini vurguladı.

Hristodulidis’in yürüttüğü sürecinin farklı yerlere kaydığını belirten Erhürman, şunları söyledi:

“Türkiye’ye karşı güç dengesi kuracağım düşüncesiyle “büyük abiler” oraya gelirse, siz bileceksiniz ki bu büyük abiler girdikleri hiçbir coğrafyadan bugüne kadar çıkmadılar. Hiçbir coğrafyada da kimsenin arkasında durmadılar. Öne geçtiler. Siz arkaya düşeceksiniz ve dolayısıyla kendi iç yönetiminiz açısından da sıkıntı yaşayacağınız gibi güvenlik açısından da siz de sıkıntı yaşayacaksınız.”

Erhürman, GKRY’nin Hindistan’ı dahi Ada’ya getirmeye çalıştığını aktararak, “O dönemde, İran’ın sadece İsrail ile yetinmeyip üslerin olduğu yerleri vuracağını söylediğinde, biz bile sığınakları tartışmaya başladık. Aslında bu yaklaşım (GKRY’nin yaklaşımı), Ada’yı güvenli olmayan bir yere dönüştüren yaklaşım. Biz Kıbrıslı Türkler olarak dediğim gibi; Türkiye’nin garantörlüğünde kendimizi daha güvende hissetme noktasında durabiliriz. Ama Güney’deki Rumlar, kendilerini nasıl daha güvende hissedecekler onu bilmem?” diye konuştu.

“BİZ YOKMUŞUZ GİBİ DAVRANMAYA ÇALIŞANLAR ENİNDE SONUNDA KAYBEDER”

KKTC Cumhurbaşkanı, son zamanlarda gündeme gelen, Güney Kıbrıs-İsrail ve Yunanistan arasında kurulması düşünülen elektrik bağlantısı projesinin (Great Sea Interconnector) güzergahını da eleştirerek, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Elektrik bağlantısını, Güney Kıbrıs, İsrail, Yunanistan arasında kurmayı düşüneceksiniz. Neden? ‘Türkiye dışarıda kalsın’ diye. Halbuki fizibilite olarak baktığınızda en yakın coğrafya Türkiye. Buradaki mantıklı proje Kıbrıs, Türkiye, Yunanistan. Ama siz sırf Türkiye’yi siyasi sebeplerle dışarıda bırakmak adına dönüyorsunuz hattı yüzlerce kilometre öteden Yunanistan’a bağlanmayı düşünüyorsunuz. Bu ekonomik değil, makul değil. Ama siyaseten bunu tercih ediyorsunuz. Şimdi böyle yaklaşımları sergilediğiniz müddetçe bu bölgede kalıcı barış, kalıcı istikrar sağlamak da çok kolay değil.”

Erhürman, siyasi yaklaşımlarla gerçeklerden uzaklaşmamak gerektiğine dikkati çekerek, “Türkiye Cumhuriyeti ve Kıbrıs Türk halkı ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, bu bölgede görmezden gelinemez. Biz hep vardık. Bugün de varız. Yarın da var olacağız. Biz yokmuşuz gibi davranmaya çalışanlar eninde sonunda kaybeder.” dedi.

Continue Reading